1 Aralık 2018 Cumartesi

BVB Türkiye Röportaj: Ersin Sezer

Takım analizleri ve yorumları ile yeni nesilin yükselen değeri Ersin Sezer ile güzel bir BVB söyleşisi gerçekleştirdik. Sorularımıza samimiyetle cevap veren Ersin Sezer'e teşekkür ediyoruz. İyi okumalar:



-Geçen sene geçen kötü sezon ardından bu seneye harika bir başlangıç.. Favre ile ne değişti?

Ersin Sezer:
Bu sezon başında Dortmund bir kabuk değişimi yaşadı. Kadrodan orta yaşlı 5 önemli isim ayrıldı; Yarmolenko-Sokratis-Castro- Schürrle ve Nuri takımdan gönderilirken sadece Diallo ve Delaney'e 48m euro harcandı. Bunlarla beraber 3 risk alındı; Çin'den Witsel'i getirmek ve tekrar üst düzey oyuna adapte edebilmek riskti. 24 yaşında olmasına rağmen Barcelona'da kariyeri dibe vurmuş Alcacer'i as forvet olarak düşünmek daha büyük bir riskti ve her zaman yaptığı gibi altyapıya dönüp geçen seneyi Stuttgart'ta geçirmiş Larsen'i ve geçen sene yine pek yararlanamadığın Sancho'yu 11'e yerleştirmek de ayrı risklerdi. Favre bu 4 riskin hepsini tutturdu ve başarı geldi.



-Bu sezon BVB’de genç oyuncuların büyük enerjisinin yanında saha içinde tüm organizasyonu sağlayan bir Reus izliyoruz.  Sizin için Reus’un BVB ve dünya futbolu için önemi nedir?

 Ersin Sezer:
Reus'un 16/17 sezonunda yaşadığı 17 maç kaçırtan Pubitis sakatlığı onun üzerine geçen sene 31 maç kaçırmasına sebep olan kıkırdak sakatlığı olmasa hep bu seviyelerdeydi. Ne zaman tam form tutuyor gibi olsa önüne bir sakatlık çıktı. Umarım bu sezon başka bir sorunla karşılaşmaz ve Dortmund'un yükselişi aksamaz çünkü hem takımın ağabeyi hem de kulübün esas oğlanı rolü Reus'a ait.



-2005 iflasından sonra özkaynaklarına dönen Borussia Dortmund günümüzde genç oyuncuların dünyadaki ilk tercihi olmuş gibi gözüküyor. Büyük yetenekli genç oyuncular Barcelona, Real Madrid, City, Bayern gibi takımlardan da teklif almış olsalar bile tercihlerini Dortmund’dan yana kullanmaya başladılar. Bu özellik BVB’ye gelecekte ne kazandırır? 

 Ersin Sezer:
Dortmund bir futbol kulübü olmasından ziyade bir okul. Eğer bir genç oyuncunun altyapısı Dortmund'sa veya Dortmund kulübü onu seçmiş ise Avrupa'da oyuncunun değeri ve vaadettikleri bir anda yükseliyor çünkü Dortmund aldıktan sonra ya kendi işliyor ya Larsen örneğinde olduğu gibi kiraya gönderiyor. Eğer bir oyuncudan olmayacağını düşünüyorsa da Emre Mor örneğinde olduğu gibi hızlıca elinden çıkarıyor. Aynı zamanda yarışmacı bir takım da oldukları için oyuncuların defolarını belli bir seviyeye kadar geliştirebiliyorlar eğer defosu çoksa veya gelişiminin duracağını düşünüyorlarsa da satıyorlar. Yarmolenko ve Schürrle'nin yaşları 27 ile 28'di ama istedikleri seviye için Sancho ve Larsen riskini almaları gerekiyordu. Sitstem tamamen bunun üzerine kurulu.



-Türkiye’de Almanya Ligi tam olarak anlaşılmış değil gibi gözükmüyor. Dortmund dahil tüm ekipler ligde ki Bayernin büyük gücünü kabul ediyor ama bu gerçekçilik dışarıdan yenilgiyi kabullenme olarak algılanıyor. Daha önce Bayern’e kafa tutmaya çalışıp maddi olarak batma durumuna gelen kulüpler oldu. BVB’nin Almanya’nın ikinci büyük gücü olma hedefini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Ersin Sezer:
Bayern Münih mahallenin şımarık çocuğu gibi, kendi pazarının en iyi oyuncusunu absürt bedeller ödeyerek alan, rakibin en iyi oyuncularına talip olmayı alışkanlık haline getirmiş, Bavyera bölgesi dışında kimsenin sevmediği bir kulüp. Dortmund ise gençlerin gelişimine verdiği önem, taraftarın kulüple içiçe olabilmesi ve yarattığı heyecanla bizi mutlu ediyor. Bayern'in hala Ribery'den veya Robben'den medet umması ve gençleşme adımlarını atmak yerine sükseli transferlere devam etmeleri bu sezonki kaçınılmaz düşüşün yolunu hazırladı.



-Ligde 13 hafta geride kalırken Bayern ile puan farkı 9’a yükseldi. Fakat çok genç bir kadro olduğumuz için form düşmesi, acemilik gibi handikaplar olasılık dahilinde.. size göre bu sene şampiyonluk şansımız ne durumda?

 Ersin Sezer:
Burada Favre faktörü devreye giriyor. Ligin son haftaları geldikçe Witsel'in ve Reus'un da takıma daha fazla ağırlığını koyacağını göreceksiniz. Özellikle Şampiyonlar Ligi'nde yola devam edilirken Dortmund illaki tökezleyecektir ama Kovac yönetimindeki Bayern'in eksileri çok daha fazla Dortmund'tan ve şuan puanları eşitleseler dahi hala şampiyonluğun 1 numaralı favorisi Dortmund olurdu.



-Son olarak biraz Türkiye liginden bahsedersek, kulüpler özellikle maddi yönden felaket durumda, şimdi yeni reçeteler yazılıyor fakat takip ettiğimiz kadarıyla hep örnekler EPL ve La Liga’dan geliyor.. Türk spor kamuoyunun Bundesliga’ya bu kadar uzak olmasının nedeni nedir? En borçsuz lig, en iyi taraftarlara sahip lig, en çok Türk’ün içinde bulunduğu ve oynadığı lig ve belkide en önemlisi kulüp sahipliğinin olmadığı lig olan Almanya Türk futbolu için doğru örnek değil mi? 

 Ersin Sezer:
Bundesliga'da kulüpler özüne dönüyor ve transfer gerektiğinde önce altyapılarına bakıyorlar eğer uygun oyuncu orada yoksa dış transfere yöneliyorlar. Bizde ise durum çok farklı, biz sürekli tüketiciyiz. Bu "fast food" transfer politikaları şuanki borçları oluşturdu ve büyük kulüplerimiz adım atamaz hale geldiler. Fenerbahçeliler hep Lugano'lu Alex'li Tuncay'lı Appiah'lı kadroyu özlüyorlar ama aynı kadroyu günümüzde kurmak 100m euronun üstünde bonservis ücreti ödemek anlamına geliyor ki bu da artık imkansız. Kaynak kurudu, ya özüne dönüp üretmeye başlarsın ya da üretemiyorsan Shakhtar gibi genç oyuncuları ucuza alıp kendin parlatırsın çünkü gidip Juventus'tan Appiah'ı, City'den Anelka'yı parayı bastırıp alma devri artık geride kaldı. Bunu önce taraftarlar sonra Türk kulüpleri kendilerini inandırmak zorunda yoksa bir sabah ansızın tuttuğunuz kulübü bir şahsa satılmış olarak bulursunuz.