20 Haziran 2013 Perşembe

Röportaj | ilkay Gündogan ile kariyeri ve Türkiye üzerine

Borussia Dortmund'un başarılı oyuncusu İlkay Gündoğan kişisel kariyeri ve Türkiye ile ilgili Kicker dergisine bir röportaj verdi. BVB Türkiye olarak bu keyifli röportajı sizler için Türkçe'ye çevirdik. Keyifli okumalar..
Sayın Gündoğan, gençken bir çok coçuğun hayali gibi siz de Şampiyonlar Ligi finalini hayal ettiniz. 3 hafta geçtikten sonra Wembley'in bir kâbus olduğunu söyleyebilir misiniz?
İlkay : Hayır,orada bir hayal gerçek oldu. Böyle bir maçta stadda seyirci olmayı hep istemişimdir. Şimdi sahada ben vardım ve kupa için oynadım! Daha önce bu kadar duygulanmamıştım. Kesinlikle bir kâbus değildi.

Penaltı atmak için aday mıydınız?
İlkay : Marco Reus atacaktı. Fakat bunu maçtan sonra öğrendim. O anda hiç kimse topun başına gitmedi, ben de topa doğru yöneldim. Tünelde gibi hissettim kendimi. O penaltıyı atmam gerekiyordu, böylelikle takımımı yeniden maça geri döndürebilirdim.

Ama sonuç olarak yetmedi.
İlkay : Çok acımasızdı. Bayernlilerin sevinçlerini ve kupa törenini izleyemedim. Kafamı çevirdim. Orada biz olmadığımız için çok üzgündüm. Bir şeyi fark ettim : Belki kupayı kazanamadık ama futbolumuz ile bir çok kişiyi etkiledik. Bu da bir kazanç. Ama..

Ama ne?
İlkay : Böyle bir finale geldiysen, kazanmak istiyorsun. Benim en büyük hayalim hala devam ediyor. Finale yeniden yükselmek için çok fazla çalışacağız. O zaman kupayı alacağız. Bir kere tadına vardık, şimdi çok hırslıyız.

Kupasız bir sezon sizi sinirlendiriyor mu?
İlkay : Yine de başarılı bir sezondu : Kupada çeyrek final ,Ligde ikinci, Şampiyonlar Liginde final - çok da kötü değil. Bunlar da geçen iki senenin tesadüf olmadığını gösteriyor. Önümüzdeki sezon yine saldıracağız.

Mario Götze Bayern'e gidiyor, Robert Lewandowski de gitmek istiyor. İyi oyuncular hemen bulunmuyor. Endişeleniyor musunuz?
İlkay : Kesinlikle hayır. Oyuncuların gitmesi ve yerlerine oyuncuların alınması futbolda normal. Önemli oyuncuların gitmesine uyum sağlayabildiğimizi takım olarak geçmişte kanıtladık zaten.

Yoksa Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak için sizin de mi Bayern'e gitmeniz gerekir?
İlkay (gülerek) : Buna inanmıyorum. Geçtiğimiz Şampiyonlar Ligi sezonunda planladığımız şeyleri uygulayamadığımız için başarı elde edemedik. Avrupa'nın iyileri ile başa baş gittiğimizi kanıtlayabilmemiz için bu Şampiyonlar Ligi sezonu bizim için çok önemliydi. Büyük başarı için potansiyelimiz var.

Güncel olan Kicker sıralamamızda Bastian Schweinsteiger ile defansif ortasahanın dünya seviyesindeki oyuncuları seçildiniz fakat siz ikinci sıradasınız.Bununla yaşayabilir misiniz?
İlkay : Tabii ki! Geçtiğimiz senedeki hayal kırıklığından sonra bu sezon neler başarabildiği muhteşem. Triple takımının santral oyuncusu. Bu yüzden kıskançlık yok, sadece takdir ediyorum. Onunla aynı kategoride yer aldığım için mutluyum.

Eskiden ondan esinlenmişsiniz. Şimdilerde nasıl?
İlkay : 2006 Dünya Kupasında taraftar festivallerindeydim ve onu izledim : Alman Futbolu için çok şey yaptı. Onun futbolu benim futbol hakkındaki düşüncelerimi şekillendirdi, tam da Milli Takımı için.
Alman Milli Takımı 2014'te kupayı kazanmak için hazır mı?
İlkay : Yeni sezonda bir çok meydan okuma olacak, sonunda da Brezilya'daki o muhteşem turnuva var. İki Alman takımının Şampiyonlar Ligi Finalinde oynaması, bir çok kişi için Milli Takımın da bu kadar yol sarf edebileceğini ifade ediyor. Ama şu kesin : Almanya, kupayı kazanabilecek takımların arasında.

İlk 11'de İlkay Gündoğan ile?
İlkay : Böyle hedeflerde yavaş olmam gerekiyor. İnsan tabii ki hep oynamak istiyor ama benim mevkimdekiler kadar uzun zamandan beri Milli Takım'da değilim. Brezilya, kareiyerimin bir diğer parlak noktası olacak.

Profesyonel futbolcu olamasaydınız, şu an ne yapıyor olurdunuz?
İlkay : Çocukken hukuk okuyacağımı söylerdim. Bunun gerçekten hayalim olduğundan mı yoksa sadece ailemi mutlu etmek için mi kaynaklandığını bilemiyorum. Herhalde spor ile ilgili bir meslek sahibi olurdum ; Sport menejerliği veya pazarlama.

Sözleşmeniz 2015'e kadar geçerli, tazminat ücreti yok. BVB sözleşmeyi bir an önce uzatmak istiyor. Siz ne istiyorsunuz?
İlkay : Takımda çok mutluyum. Çok büyük bir gelişme elde ettik ve bu gelişmenin daha da ilerleyebileceğini düşünüyorum, hatta biliyorum. Önümüzdeki sezon kesin olarak BVB'de oynayacağım. Sonrasını hep beraber göreceğiz.

Güncel durum nedir?
İlkay : Şu an Türkiye'deyim. Almanya'ya geri döndükten sonra ailem ile oturup,konuşacağım. Sonra da babam Sayın Watzke ve Sayın Zorc ile konuşacak.

Peki ya siz?
İlkay : Orada bulunmak istemiyorum ama birlikte karar vereceğiz. BVB ile neye sahip olduğumun bilincindeyim. Takım bana olgunlaşmamda ve Milli Takıma giden yolumda yardım etti. Daha fazla bilgi vermek istemiyorum, lütfen anlayış gösterin.
Aileniz Türkiye'de doğdu, siz Almanya'da. Hangi Alman, hangi Türk geleneklerine sahipsiniz?
İlkay : Türk geleneğine göre aileme ve arkadaşlarıma yakın olma duygusuna sahibim. Bunun için özel zaman ayırıyorum. Bu kökü ne inkar ederim, ne de inkar etmek isterim. Alman geleneklerine göre de disiplin,bağımsızlık,hırs ve dakiklik benim için çok önemli. Bunlar eksikse eğer, buna kızıyorum. Hayatta belli bir düzene sahip olmak benim için oldukça önemli.

Peki hangileri futbolun etkileri?
İlkay : Türkler topa aşıktır derler. Topu ayağımda olabildiğince uzun tutmaya çalışıyorum ama aynı zamanda da pas atma zamanı kaçırmamaya çalışıyorum. Taktiksel açıdan öyle olgunlaşman gerekiyor ki,takımın disiplinini asla ihmal etmemen lazım. Bu sanırım tipik bir Alman geleneği. Bu ikili hiç kötü de değil, göğsümde iki kalp atıyor.

Aileniz sizi Alman topluluğuna entegre ederken zorlandılar mı?
İlkay : Onlar için çok önemliydi. İki dilin konuşulduğu bir ortamda büyümeliydim ve erken Almanca öğrenmeliydim. Dil bilmek,ayakta kalmak için önemli. Ailemin ''İlkay Gündoğan'' olmamda çok büyük payı var. Başarılarımı da onlara borçluyum.


Türkiye'ye ne kadar sıklıkta gidiyorsunuz?
İlkay : Yılda bir kere buraya gelmeye özen gösteriyorum. Kış aylarında ailemin köyüne gitmiştim. Orada ailem ve akrabalarım var. Çok farklı bir dünya.

Neden?
İlkay : Su var,biraz da elektrik,bu kadar. Böyle tecrübeler edinmek bazen iyi gelebiliyor. Sahip olduğun şeylerin değerini anlıyorsun.

Türkiye sizin için ne ifae ediyor?
İlkay : Ailem ömrünün yarısını Türkiye'de geçirmiş. Bu yüzden benim için de bir bağ var.

Türkiye'nin gönüllü turizm ve kültür elçisisiniz.
İlkay : Evet,bu beni gururlandırıyor. Bu benim için bir meslek değil. Her iki ülkeyi de çok sevdiğim için severek yapıyorum. Bir Türk-Alman olarak iki kültür arasında yaşamanın ne olduğunu iyi biliyorum. Bir şekilde örnek olmaya özen gösteriyorum. En çok da gençler için çünkü onlar futbolu severek takip ediyor.

Türkiye'de de artık fazla tanınmaya başladınız. Bununla nasıl baş ediyorsunuz?
İlkay : Bu ne sinir bozucu,ne de rahatsız edici. Bunu istemeyen yanlış mesleği seçmiştir. Çocukken sevdiğim sanatçı veya futbolcunun bana aynı şekilde saygılı davranmasını isterdim.

2011 yılında BVB'ye geldiğinizde Nuri Şahin'in yerine geçen biri olarak yedek kulübesinde,hatta tribünde oturdunuz. Bu baskı size fazla yük olmuştu. Dönüm noktası ne oldu?
İlkay : İki kez tribünde oturmam. Bu beni düşünmeye itti. Buraya gelmemin sebebi bu değildi. Ben destek vermeye gelmiştim.

Sonra?
İlkay : Sahaya dönmek için adım adım savaştım. Bir buçuk yılda çok şey gelişti ; oyunum ve takımdaki rolüm. Topu kazanabilmek için ve takımı öne doğru oynatabilmek için kendime güvenim arttı. İki yıl önce rakibime saldırmaya çekiniyordum. Bunda hem antrenörün,hem takım arkadaşlarımın,taraftarların ve çevrenin etkisi büyük.

Şahin'in ayak izleri ilk başta oldukça büyüktü,hatta çok büyüktü. Bunlar şimdilerde silebildiniz mi?
İlkay : Bu hiç bir zaman hedefim değildi. Ben İlkay Gündoğan olarak adım atmak istedim, kendi futbolumu tanıtmak istedim. Bunu çok da iyi başarabildiğimi düşünüyorum.

Ofansif Altılı şu an sevdiğiniz mevki mi?
İlkay : Bu kesinlikle öyle. 3-4 sene önce bu soruyu sormuş olsaydınız,cevabım farklı olurdu. Ama bu mevkide çok şey öğrendim.

Götze gitti. 10 numaranın santral rolüne sahip olmak istemez misiniz?
İlkay : O mevkide de severek oynuyorum çünkü orada daha ofansif oynuyorsun. Ama o mevkiye hem oyuncu olarak,hem de takım olarak yavaş yavaş alışman gerekiyor. Öyle pat diye olmuyor.

Siz Gelsenkirchen'de doğdunuz. Takıma yeni geldiğinizde Kevin Grosskreutz'un saygısını kazanabilmek için büyük çaba sarf etmek zorunda kaldınız mı?
İlkay : İlk başta biraz korkuyordum çünkü bana kötü bakıyordu. Ama ilk adımı da atan o olmuştu.

Nasıl?
İlkay : Sabah bir buluşmamız vardı. Bir kat yukarıda da kahvaltı yapacaktık. Yeni gelen biri olarak nerede olduğunu bilmiyordum. Kevin geldi ve onunla beraber yukarıya çıkmaya davet etti. Küçük bir adım olabilir ama sürpriz bir adımdı. Onu daima doğduğum şehire davet ediyorum ama nedense gelmek istemiyor.

23 Haziran'da Dirk Nowitzki ile oynanılacak bir yardım maçından sonra asıl antreman başlamadan Fitness hocası Oliver Schmidtlein ile çalışacaksınız. Neden?
İlkay : Ben bunu eskiden de yapıyordum. Onunla yeniden dengesizlik üzerine çalışacağım. Bu yeni sezon için bedenime iyi geliyor.


Bayern'lileri o zaman yenebilir misiniz?
İlkay : Onlara karşı galip gelmek her zaman için zordu ama onlara ayak uydurabildiğimizi bir çok kez kanıtladık. Bu bizim hedefimiz olmaya devam etmeli. Kendimizi küçümsememize gerek yok.




Röportaj: (Marcus Lehmann/kicker)
Çeviri: BVB Türkiye Ekibi
(Röportaj çevirisinin izinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder