11 Şubat 2015 Çarşamba

'Borussia' dergisinde yayınlanan Nuri Şahin ile söyleşinin Türkçe çevirisi..


Soru : Maçtan 24 saat önce kendini nasıl hazırlıyorsun?

Nuri : Kendi sahamızda oynadığımız maçlardan 23 saat önce genelde antreman yapıyoruz. Ondan sonra takım ile birlikte otele gidiyoruz. Eğer cumartesi günü oynuyorsak, çoğu kez cuma akşamı hep beraber Sky'da cuma karşılaşmasını izliyoruz. Onun ardından ya bakımım oluyor ya da bir film izliyorum. Uyumadan önce ailem ile telefonla görüşüyorum. Aynısını sabah uyanınca da yapıyorum. Sabah 8:30 uyandırılıyoruz ve birlikte kahvaltı yapıp, yürüyüşe çıkıyoruz. Öğleden itibaren karşılaşmaya odaklanmış oluyorum. En geç karşılaşmadan önce ısınırken tamamen odaklanmış oluyorsun.


Soru : Gençliğinde futbol idolün kimdi?

Nuri : İki idolüm vardı : Futbolcu olarak Zinedine Zidane her şeyin üstünde geliyor. Ondan daha zarif bir oyuncu asla olmadı! Benim mevkiimde oynayan Redondo'yu beğenirdim. Real Madrid'de oynadığı dönemde vahşi bir makinaydı!


Soru : Dortmund şehrinde neyi beğeniyorsun ve neyi beğenmiyorsun?



Nuri : Dortmund'da bir insanın ihtiyaç duyduğu her şey mevcut. Güzel bir yemek yemeye gidebiliyorsun, ve düşünüldüğünden daha fazla yeşil alan var! Genel olarak çok sakin ve aynı zamanda da memleketim olan Meinerzhagen'e yakın. Borussia ile olan bağından dolayı Dortmund benim memleketim ve aynı zamanda da mükemmel bir şehir haline geldi. Ama daha fazla güneşli günler olabilir.


Soru : Aranızdaki en yaratıcı oyuncu kim?



Nuri : Kesinlike Marco Reus! O bana Tomas Rosicky'yi hatırlatıyor. Her şey çok kolay gözüküyor. Onun yanımda olması çok güzel.


Soru : Futbol dışında hangi spor dalını takip ediyorsun?

Nuri : Basketbol! Olabildiğince NBA'yi takip etmeye çalışıyorum. Zaman farkından dolayı sabahları çoğu kez internetten sonuçlara ve karşılaşma notlarına göz atıyorum.


Soru : Futbolun içinde olmak yeterli mi yoksa kesinlikle bir kupa mı?



Nuri : Sadece kupa. İkinci olduğunu hiç kimse hatırlayamaz. Borussia ile ilk kupamı veya İspanya'daki şampiyonluğumu torunlarıma anlatabilirim! Kupalar, sporcular için çalışmalarının bir onayı.


Soru : Okulda en iyi olduğun ders hangisiydi? Ve en kötü olduğun ders?

Nuri : İngilizce, tabii bir de beden eğitimi ve de coğrafya. En kötü olduğum ders ise matematikti. Harfler araya girince başarısız oldum. Ders yardımı alıyordum ama o da işe yaramadı. Kısacası matematikte çok kötüydüm.


Soru : İlk maaşından kendine ne aldın?

Nuri : Sanıyorum o parayı bölüşmüştük. Abim ile anneme de paranın bir kısmını vermiştim. Yanlış hatırlamıyorsam eğer paranın kalan kısmı ile kendime bir kot pantalonu almıştım. Paranın değerini çok erken çok para kazanmama rağmen biliyorum. Bu kesinlikle bir ayrıcalık.


Soru : Evde hayvan besliyor musun?

Nuri : Hayır, beslemiyorum ve hiç bir zamanda beslemeyeceğim sanırım. Köpeklerden, aslında her hayvandan çok korkuyorum. Bu bir fobi haline geldi. Takımda çoğu arkadaşımın ve hatta antrenörümüzün köpeği var. Takım ile birlikte yürüyüş yaparken, karşıdan bir köpek geldiğinde, herkes beni koruması gerektiğini biliyor.


Soru : Futboldan en iyi dikkatini ne ile dağıtıyorsun?



Nuri : Ailem ile! Mümkün olduğunda çok boş vakit bulmaya çalışıyoruz. Bazı günlerde dışarıya çıkmıyoruz ve bütün günü pijama ile geçiriyorum. Ayrıca eşim ile birlikte yemek yemeye gitmeyi çok seviyorum. Bana 'hangi lüksü yaşıyorsun?' diye sorulduğunda; arkadaşlarımla birlikte güzel, geniş çaplı bir yemek cevabını veriyorum. Böylelikle şarj oluyorum.


Soru : En sevdiğin yemek ve içecek hangileri?

Nuri : İki sevdiğim yemek var, ikisi de Türk yemeği. Biri Topalak (bulgur ile birlikte yoğurulmuş hamurdan yapılmış bir hamur yemeği) , güveç tarzında bir yemek. Büyükannem bize geçenlerde geldiğinde bana yapmıştı. İkinci sevdiğim yemek de Kuru Fasulye yanında da pilav. Annemin tipik Türk yemeği. Bu yemek için ölebilirim! En sevdiğim içecek 'Spezi' (Coca Cola ve Fanta karışımı).


Soru : Futbolcu olarak yememen gereken sevdiğin bir yemek var mı?

Nuri : (gülerek) Tabii ki de döner! İyi bir dönerin üstüne tanımam! Bazen kazandığımız zaman kendimi ödüllendirmek için yiyorum. Eşim ile birlikte sipariş veriyoruz.


Soru : Almanya'da neyi beğeniyorsun ve neyi beğenmiyorsun?

Nuri : Aslında Almanya'nın her şeyini beğeniyorum. İki sene yurtdışında yaşadıktan sonra buranın değerini daha iyi anlıyorsun. Altyapıyı, kültürünü ve diğer kültürlerle geçinme tarzını beğeniyorum. Neredeyse başka hiç bir ülkede Almanya'nın yüksek yaşam kalitesi bulunmuyor.


Soru : Hangi özelliğini beğenmiyorsun?



Nuri : Nasıl olduğum hemen anlaşılıyor. Bu ne yazık ki sana bazen yardımcı olmuyor, en çok da futbolda. Duygularımı saklayamıyorum. Bu karşımdakine her zaman iyi yansımıyor ama ben olduğum gibiyim. Annem ve eşim sık sık kendimi kötü hissettiğimi çok belli etmemem gerektiğini söylüyor. Eğer kendimde bir şey değiştirebilecek olsam, sanırım bu özelliğim olurdu. Ayrıca çok sabırsızım ama bu oğlum ile ilişkimden dolayı daha iyi bir hal aldı.

Soru : Takımda en iyi PlayStation oyuncusu kim?



Nuri : Eskiden Marvin Duksch'du, ama şu an Paderborn'da oynuyor. Bunu pek duymak isteyen olmaz ama kendimi onun veliahtı olarak görüyorum (gülüyor). Marco çok iyi. Mats iyi olduğunu söylüyor. Piszcu'dan da söz etmemek olmaz. Schmelle bunu okuduğunda belki kafasını sallayacak ama ben kendimi iyi buluyorum (gülüyor).


Soru : Tüm zamanların en iyi filmi hangisi?

Nuri : Denzel Washington'un oynadığı 'Man On Fire' ve 'John Q' filmleri. Benim en beğendiğim aktör ve bu filmler açık ara onun oynadığı en iyi filmleri.


Soru : Futbol kariyerinden sonra ne yapmak istediğin ile ilgili düşüncelerin var mı?



Nuri : Evet, futbolda kalmak isterim; belki menajer, belki de sportif direktörü olarak. Bu meslek benim ilgimi çekiyor. Hem hâlâ futbolun içinde olmuş olurum. Umarım bunun daha zamanı vardır..


Soru : Çocukların da profesyonel futbolcu olabilir mi?



Nuri : Oğlum isterse onu tabii ki desteklerim. Aynı şey tabii ki basketbolcu, tenisci veya başka bir şey olmak isterse de geçerli. Eğer gerçekten bu yola baş koyarsa, olumlu veya olumsuz yönde edinmiş olduğum tecrübelerim ona yol gösterir diye düşünüyorum. Ama onu bu yöne gitmesi için asla zorlamam.


Soru : 16 yaşında ilk kez en genç Bundesliga oyuncusu olarak sahaya çıkmak nasıl bir duyguydu? Neler hissettin?



Nuri : Hayatımın en güzel günlerinden biriydi ve öyle de olacak; aynı zamanda da değişik duygular içerisindeydim! Önceden duyulan sevinç, heyecan, o gün her şey vardı. Başarılı bir gün olduğu için de şanslıyım. Böylelikle daha sık aklıma geliyor.


(Yazının izinsiz kullanılması yasaktır..)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder