Jurgen: Oh please (Aa, lütfen)
Zlatan: Not in front of the camera (Kameraların önünde olmaz)
Jurgen: I would have to sell the whole team (Tüm takımı satmam gerek)
Zlatan: No... I come for free... How are you? (Hayır, Ben bedavaya gelirim. Nasılsın?)
Jurgen: If you come for free, it'll be okay. (Bedavaya geleceksen ozaman sorun yok)
Jurgen to the reporter: Did you hear what he say? ((basın mensuplarına) Ne dediğini duydunuz mu?)
Zlatan to the reporter: Come to free to Dortmund ((basın mensuplarına) Dortmund'a bedavaya giderim)
Zlatan: If not for the president of Paris. (Paris(PSG) başkanı memnun olmayacaktır)
Jurgen: If you want, call me. (İstersen beni ara)
Zlatan: How is everything? good? (Her şey nasıl gidiyor? İyi mi?)
Jurgen: everything is fine. (Her şey iyi)
Zlatan: very good (Çok iyi)
Jurgen: good good (Güzel, güzel)
Zlatan: Happy to see your team, very strong team (Takımını izlemek beni mutlu ediyor, çok güçlü bir takım)
Jurgen: It's hard work but it's ok (Zor bir meslek ama iyi)
Zlatan: Hard work, but at the end you get credit for it. So it's good. (Zor meslek, ama sonuç olarak beğeni elde ediyorsun, bu yüzden iyi)
Jurgen: Yeah yeah, it's nice. (Evet evet, güzel)
Zlatan: very good. (Çok iyi)
Jurgen: I enjoy your game (Senin oyunundan zevk alıyorum)
Zlatan: thank you, thank you, all the best (Sağol, sağol, iyi şanslar)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder