3 Eylül 2013 Salı

BVB Türkiye Röportaj: Ali Ece

BVB Türkiye özel röportajlar bölümünde bu haftali konuğumuz futbol dünyasında hayran olduğumuz isimlerin başında gelenlerden olan Ali Ece. Ali abiye BVB'nin sezona girişi'ni, Mkhitaryan'ı ve Gladbach sevgisinin nedenlerini sorduk. Ali abiye teşekkür eder, sizlere iyi okumalar dileriz,
-Frankfurt karşısında Dortmund’u nasıl buldunuz?

Ali Ece: Dortmund bu galibiyetle şu ana kadar Bundesliga’da 4’te 4 yapan tek takım olmayı başardı. Üstelik de bunu Piszczek ve İlkay gibi takımın en önemli 5 oyuncusundan 2’si yokken başarması ekstra önemli. Piszczek’in yokluğunda Grosskreutz, Dortmund için ne kadar önemli bir takım oyuncusu olduğunu ispat etmeye devam diyor. Dünyada kaç tane sol açıkken sağ beke kaydırılıp istikrarlı şekilde başarılı olan oyuncu var ki? Grosskreutz, Dortmund tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli 50 oyuncusunun arasında olmayabilir ama modern Dortmund’un saha içindeki ruhu Grosskreutz. “Oğlunuz Schalke’yi tutarsa ne yaparsınız?” sorusuna “Onu başka aileye evlatlık veririm” şaka-cevabında ne demek istediğini her maç daha da fazla anlatıyor.
Grosskreutz ideal mevkisinde oynamamasına rağmen kilit niteliğinde bir asist yaptı. Frankfurt çok zorlu bir deplasman. Bunu Nuri ve Sven Bender’in maç boyu kat ettiği yüksek mesafeden de anlayabiliriz. Rode ve Meier gibi iki yıldız oyuncusu yokken Schröck ve Kadlec çok iyi performans sergilediler ve Frankfurt, Dortmund’u bayağı zorladı. İlkay’ın oynamaması da Dortmund’un Klopp’un arzuladığı pas trafiği ve oyun temposunu sergileyememesine sebep oldu o yüzden başta Bender ve Nuri olmak üzere Dortmund orta sahası ekstradan koşmak zorunda kaldı. Tabii maçta fark yaratan isim yeni transfer Mkhitaryan’dı.

-Mkhitaryan’ın ismi yaz boyu Liverpool’la da geçti. Ama Dortmund’a geldi…

Ali Ece: Ve gelir gelmez ağır bir sakatlık geçirdi. Mkhitaryan bana sadece Ermeni olduğu için değil oyun karakteri ve profiliyle de Djorkaeff’i hatırlatıyor. Djorkaeff’in babası da iyi futbolcuydu, Mkhitaryan’ın babası da öyleymiş. Rahmetli bir yandan da iyi bir sanatsevermiş o yüzden Mkhitaryan’ın ismi Henrikh Hamleti. Bu isim tabii ki Shakespeare’in ölümsüz karakteri, tiyatro karakterlerinin en popüleri Hamlet’ten geliyor. Babası yaşasaydı Henrikh Hamli’yle çok gurur duyardı çünkü oğlu saha içinde futbol ve sanatı başarıyla harmanlıyor. Mkhitaryan’ın Frankfurt’a attığı 2 gol de sanatçı işiydi, birinde hiç pozisyon bile yokken tek başına golü yarattı, bunu Dortmund’da en son Kagawa başarabiliyordu, Götze daha farklıydı.
Dediğim gibi Mkhitaryan’ın oyun tarzı acayip derecede Djorkaeff’i hatırlatıyor. Djorkaeff, Bundesliga’da da başarılı olmuştu, Kaiserslautern’deyken böyle kimsenin beklemediği anlarda beklenmedik goller atardı. Ancak Djorkaeff’ten daha da fazlasını beklesin Dortmund’lular,  ne de olsa Mircea Lucescu tedrisatından geçip geldi! Sorunun başındaki Liverpool’a dönersek: Teknik direktör Brendan Rodgers, golcü bir ofansif orta saha arıyordu ve kendi yaş grubunun en iyilerinden birisi olan Mkhitaryan’ı çok istedi. Liverpool’da işler şimdilik beklenenden de iyi gidiyor ama maalesef ilerleyen haftalarda Mkhitaryan gibi bir oyuncunun eksikliğinden mustarip olabilirler. Dilerim olmazlar tabii…

-Liverpool ve Borussia Dortmund demişken, sizin sevdiğiniz Borussia yani Monchengladbach’la ilgili de görüşlerinizi alalım…

Ali Ece: Seviyorum Gladbach’ı tabii ki. Dedem seviyordu ondan ben seviyorum. Ama Almanya’da Hansa Rostock hariç bütün takımları seviyor sayıyorum aslında. Gladbach dede yadigârı, o yüzden sevgim ayrı tabii. Takımdan çok memnunum, iç sahadaki tüm maçları kazandılar, iyi de oynadılar. Alınan iki yenilgi de deplasmanda ve Almanya’nın en zorlu 3 deplasmanından 2’si olan Bayern Münih ve Bayer Leverkusen’e karşı. Ki o yenilgilerde de geçen sezonla karşılaştırınca çok iyi oynayan bir Gladbach vardı. Geçen sezondan en büyük fark tabii ki 2 yeni hücumcu Kruse ve Raffael. Kruse o fiyata sezonun en kelepir transferlerinden birisi oldu.
Werder Bremen maçında Kruse’nin attığı gol, hem ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğunu bir o kadar da harika bir takım oyuncusu olduğunu bir kez daha gösteriyor. O gol Gladbach’ın uzun süredir attığı en başarılı “takım golü”ydü, takım hücumuydu. Raffael de takıma çok şey katıyor, geçen sezon Gladbach hücumlarında sadece kanatlarda Herrmann’ın hızı ve Arango’nun muhteşem sol ayağına bakıyordu takım. Bu sezon Raffael sayesinde ortadan da direkt gole gidebiliyor, hızlı mesafe kat ediyor. Leverkusen’den kiralanan genç Kramer de Marx’tan sonra merkez orta sahaya hem büyük dinamizm hem de teknik fark katıyor. Xhaka da geçen sezona göre bayağı toparladı zaten geçen sezonun son maçlarında da iyi oynamaya başlamıştı ancak şu gereksiz kart görme huyundan kurtulması lazım. Adamı “yeni Netzer” olur diye aldık ama o kısa sürede Gattuso’ya bağladı!




-Son olarak BVB Türkiye blog/twitter..
Ali Ece: E çok iyi... Schalke Türkiye de iyi Gladbach Türkiye hesabından da aynı çalışkanlığı bekliyorum Gladbach hep daha cok çalıştığında digerlerini yakaladı hatta gecti


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder