7 Şubat 2013 Perşembe

BVB Türkiye Röportaj: Orhan Uluca ile Bundesliga ve BVB üzerine..

Türkçe futbol blogları arasında en çok takip edilenlerden biri olan BorgesBlog 'un hazırlayıcısı Orhan Uluca ile bir röportaj yaptık. Bundesliga denince Türkiye'de akla gelen ilk isimlerden olan birçok gazete ve web sayfasında yazılarına rastladığınız Orhan Uluca ile Bundesliga sohbetmiz beklediğimiz gibi çok güzel oldu.. 
İşte keyifle okuyacağınızı düşündüğümüz Bundesliga ve BVB sohbetimiz;

-Bundesliga'yı Türkiye'de uzun zamandır takip eden kişilerden birisiniz, hatta bu konuda en tanınan en donanımlı olanlardansınız. Bundesliga'nın dününü de bugününü de biliyorsunuz. Ligin son senelerdeki gelişimi hakkında düşünceleriniz neler? Size göre yarınlar Bundesliga için neler getirecek?

Bundesliga bugün pek çok açıdan Avrupa’nın en iyi ligi olarak kaydedilebilir. Geçmişte var olan en önemli eksiği dünya çapında futbolcu sayısının yeterli seviyede olmamasıydı. Bu aynı zamanda ligin ülke dışında tanıtımı ve çekiciliği açısından da önemli bir eksikti. 2002 sonrası kulüplerin Avrupa Kupalarındaki başarısızlığı da 90’lı yılların sonunda kendisini gösteren Alman Futbolu’nun çöküşünün bir yansımasıydı. 1998 yılında fikren ortaya atılan ve 2000’li yıllarda uygulamaya geçirilen performans merkezleri ile yeni yeteneklerin zirve futboluna uygun şekilde yeniden eğitilmesi sonucu kendi yıldızlarını yaratarak bu eksiği biraz olsun kapamayı başardı. Ligin maddi koşulları İngiltere ile beraber dünyanın en iyi iki liginden birisi olmaya yetiyor ve fakat eksik olan ise Bayern Münih dışında istikrarlı bir şekilde zirvede olacak büyük takımların eksikliği. Son yıllarda çıkışa geçen Borussia Dortmund’un bu ivmesini sabitlemesi, Hamburg, Schalke ve Bremen gibi kulüplerin daha iyi yönetilmesi sonrası ancak lig olarak en tepeye çıkabilir. Diğer açıdan 50+1 kuralı nedeniyle şahısların kulüplerin hisselerinin en fazla yüzde 49’unu alabilmesi ise bu ligin gelecekte de “bu kadar güzel bir şekilde” var olmasını sağlayan en önemli farklılığı.

-Bundesliga'da busezonu kısaca değerlendirir misiniz? Beklediğiniz gibi mi geçiyor? Olumlu yada olumsuz anlamda sizi şaşırtan takımlar, oyuncular hangileri?

Sezon başı FourFourTwo dergisine 8 takım üzerinden bir lig analizi yapmıştım. Sürprizler olsa da büyük ölçüde beklediğim gibi gelişiyor diyebilirim.  Borussia Dortmund’un “artık” Avrupa’da da kendisini gösterebileceğinin üzerinde dururken aynı anda ligi ve Şampiyonlar Ligi’ni kaldırabileceğini düşünmediğimizi de belirtmiştim.  Bunun da nedeni Dortmund futbolunda fiziğin önemli bir yer tuttuğunu ve bu yüzden Lig, Şampiyonlar Ligi ve Kupa ile beraber bu kadronun üç kulvara yetmeyeceğini düşünmemizdi. Diğer açıdan Bayern Münih ve Frankfurt’un başarılarını “doğru transfer politikası” nedeniyle de bekliyorduk. Üç kulvarda final oynama başarısı gösteren Bayern Münih kadrosuna sadece gerekli bölgelere ince dokunuşlar yaparak yoluna devam etmesinin yeterli olacağını düşünmüştüm. Hali hazırda bu kulübün sportif aklı Avrupa’nın dahi en iyisi olarak addedilebilir.  Frankfurt ise çok akılcı bir transfer politikasına sahip. Bundesliga’nın döküklerini almak yerine ikinci Bundesliga’nın yıldızlarına yöneldiler. Aigner, İnui, Ocean v.s. Bu da iyi kadroyu bozmadan güzel takviyelerle ilerlemesini sağladı. Fürth için söylenebilecek fazla bir şey yok zira küçük bir kasaba. Transferler de doğru olmadığı vakit fazla şansları kalmıyor. Bu sene beni hayal kırıklığına uğratanlara gelirsek.. Hoffenheim’ın çöküşü ilk sırayı aır. Ligin sezon başı en iyi kadrolarından birisine sahip olmasına rağmen bu denli kötü performans göstereceklerini tahmin etmemiştim. Keza Stevens ile geçtiğimiz sezon muazzam bir çıkış yakalayan Schalke’nin de devrenin ikinci yarısı bu denli düşüş yaşayacağını yine beklemiyordum. Bremen ve Gladbach iskeleti yeniden oluşturduğu için sürpriz sonuçlar alması çok da şaşırtıcı değildi ama sonuçlar açısından olmasa da Hannover’in strateji olarak katı savunmadan böylesine bir hücum takıma dönüşmesi de sezonun benim için sürprizlerinden oldu. İlk beş içerisinde yer alacağını düşündüğüm Leverkusen’in marjinal dizilimi, farklı felsefesi ve iki başlı teknik ekip yapılanması da aynı şekilde sürpriz olarak addedilebilir. 

-Yavaş avaş BVB özelinde konuşmaya başlayalım.. Son 10 sezona baktığımızda Bundesliga'da Bayern'i devirebilen 4 takım oldu. Geçen seneye kadar Bayern uzun zamandır şampiyonluktan 2 yıl üstüste ayrı kalmamıştı.. Borussia Dortmund'un Şampiyonlukları hakkında ne düşünüyorsunuz? Size göre Bremen, Stuttgart ve Wolfsburg'un yaşadığı şampiyonluklardan farkı var mı? BVB'de diğerleri gibi şampiyonluklar sonrası düşüşe geçecek mi yoksa Bundesliga'da daha uzun süre Bayern-BVB rekabeti izleyecekmiyiz?

Stuttgart’ın şampiyonluğu beklenmedik bir gelişmeydi. O dönem Bremen ve Schalke yarışırken kendi ayaklarına kurşun sıkmaları sonucu arkadan sessizce gelen Stuttgart şampiyon oldu. Uzun süreli zirvede kalacağına kendileri dahi inanmamışlardı. Wolfsburg ise Magath manipülasyonu ile beraber şampiyon olsa da bir proje takımı olarak çok fazla eksiklikleri var. Werder Bremen devrimi ise kısa sürdü zira yeşerttiği yetenekleri takımda tutma gibi problemler söz konusuydu. Borussia Dortmund ise biraz farklı.  2002 krizi sonrası yaşam savaşı verdiler ve bu da bugünkü  Beşiktaş gibi  onları titiz çalışmaya, ince eleyip sık dokumaya götürdü. Japonya’nın ikinci liginden Kagawa gibi keşifler gençlere yatırımın bir sonucu değil kulübün kapısına kilit vurmamak için zorunlu uğraşlarıydı.  Bugün ise CEO’su(Watzke), Sportif direktörü (Zorc)ve Jürgen Klopp bileşiminden muazzam bir ürün ortaya çıktı. Diğer takımlardan farklı olarak bu üç isim orada durduğu sürece futbolcuları elde tutamasalar dahi başarı kaçınılmaz.  Zira bu başarının  temeli yıldız futbolculara değil uzun süreçte oluşturdukları futbol organizasyonuna dayanıyor.  Takımın görünürde organizasyonundaki en önemli isim olarak gözüken Nuri gitti, değişen bir şey olmadı. Kagawa gitti aynı şekilde. Lewandowski de gidecek belki ama Dortmund’un başarıları devam edecek. Jürgen Klopp’un payı burada yadsınamaz ama bugünkü Dortmund’un oluşumunda Watzke ve Zorc ikilisinin başarıları da önemli role sahip.  Üstelik  sadece sportif değil ekonomik olarak da üst düzey bir atılımla ilerliyorlar.  Tam da bu yüzden geleceği de garanti aslında.  Watzke-Zorc-Klopp kaldığı sürece Bayern-Dortmund rekabeti sürecektir. Diğerlerinden belki de en önemli farkı büyük takım olmak için dünyanın en iyi taraftar topluluğuna sahip olmaları.   

-Son 2 senede alınan 3 büyük kupa sonrası BVB'nin bu sezonki Bundesliga performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Dortmund Kagawa ve Barrios'un gidişini Reus ve Schieber ile doldurdu mu? Sezon sonu BVB için 2.lik başarı sayılmalı mı?

Marco Reus çok özel bir oyuncu. Bana göre Almanya’nın bugünkü milli takımında dahi en “tehlikeli” ve hesap edilemez özellikleri nedeniyle de en değerli oyuncusu. Kagawa’nın yerini rahatlıkla doldurduğunu ve belki de Götze ile uyumu sonrası daha da faydalı olduğunu söyleyebiliriz. Schieber ise Barrios gibi “merkez forvet” değil. Genç yetenek olarak ona ben fazlasıyla güveniyordum ama henüz beklediğim çıkışı yapabilmiş değil. Klopp ise onu dönüştürüyor ve ben yakın zaman içerisinde Schieber’in yeniden yıldızının parlayacağını düşünüyorum zira kumaşı oldukça iyi.
Lig performansı ise sezon başında Şampiyonlar Ligi ile Lig arasındaki dengeyi kuramadılar. Diğer açıdan uzun süredir benzer oyun sistemi ile sahaya çıktıkları için rakipleri onları durdurmanın çeşitli yollarını keşfettiler. Hummels’e yapılan baskı, geride kompakt durarak hızlı hücumlarla Dortmund’dan puan koparmayı başardılar.  Burada bir başka sorun da Barrios’un gidişi sonrası alternatifsiz kalan Lewandowski’nin formsuz olduğu sürede oynamaya devam etmek zorunda kalmasıdır. Bugün dahi Bayern Münih’ten en önemli eksiği Dortmund kadrosunun derinliğinin yeterli seviyede olmamasıdır. Lakin öyle bir Şampiyonlar Ligi grup maçları oynadılar ki ligdeki bu ufak çaplı krizi Dortmundlular fazla umursamadı. Bugün için Şampiyonlar Ligi biletini doğrudan aldığı vakit bence hedefi tutturmuş olacaklardır zira yıllar sonra bu arenada yeniden boy gösterdiler ve bu oldukça önemli.

-BVB Şampiyonlar ligine şanssız bir kura ile başladı, bir çok kişiye göre 'ölüm grubu'nda yer alan BVB buna rağmen çok büyük bir performans sergiledi. Size göre bunun sırrı neydi?

Bayern Münih topa sahip olduğunda Barça’ya benziyor. Dortmund ise top rakipteyken Barça’ya çok benziyor. Real Madrid maçları öncesi Klopp’un “En yetenekli oyuncu sahadaki en geniş alana sahip olacak yanılgısı var” beyanatı önemli. Her iki Real Madrid maçında da Dortmund’un en büyük şovu rakip topa sahip olduğunda gerçekleşti. Topun aktarılabileceği her alanı kapamayı muazzam bir şekilde başardılar. 24 yaşın altında ortalamaya sahip futbolcuların her biri asgari 11 km koşuyor maç boyunca ve daha da önemlisi Klopp’un maç planlarının ligdeki Schalke maçı hariç kusursuz işlemesi. Topu bu “liselilerin” ellerine verdiğinizde kalenizde görmeniz an meselesi iken bu takıma karşı topa uzun süre sahip olmanız da çok zor.

-Gruptan lider çıkmasına rağmen Shakhtar Donetsk ile eşleşen Dortmund için kura şansızlığı devam ediyor diyebilir miyiz? Eşleşmeden beklentileriniz neler?

Barcelona ve Shakhtar hariç hangi takımla eşleşirse eşleşsin Dortmund turu geçer diyordum. Maalesef kötü bir kura çektiler. Zira Shakhtar her şeyden bağımsız bir aksiyon gerçekleştirmek yerine Dortmund’a göre konumunu belirleyecek ve burada teknik adamların maç planları skoru tayin edecek. Her ikisi  de çok iyi olmasına karşın Shakhtar’ın tecrübe açısından avantajı olduğunu söyleyebiliriz. Willian’ı sattılar belki ama Taison’u aldılar. Zor bir kura ve şanslar eşit. Her iki takımın da saha içi organizasyonlarını merak ediyorum. Galatasaray maçı sonrası izlemek istediğim ilk karşılaşma budur.

-Jürgen Klopp dediğimizde neler söylersiniz? Gelecekte nerelerde olabilir size göre?

Akademi mezunu. Futbola devrimsel açılımlar sağlayabilecek donanıma sahip. Klopp gibi futbolun bilimsel yönüne eğilen teknik adamlarda sıklıkla eksik olan motivasyon yönü ise Klopp’un en büyük artısı. Bu da onu komple bir teknik direktör yapmaya yetiyor. Jürgen Klopp başarılarından ziyade ortaya koyduğu karakteri ile Almanya’da kendisine kariyer yapmayı başarmış bir insan. Futbolcuları ile olan iletişimi, saha içi rakibe göre geliştirdiği taktikleri üst düzey. Yeni ve farklı metotlar deniyor, bu da oldukça önemli. Üstelik karakterli yapısı Dortmund’da onu kalıcı yapmaya yetecektir.  Son dönemde göze çarpan en önemli iki artısı saha içi rakibe göre dizayn ettiği takımın sıklıkla başarı kazanması kadar yeni yetme gençleri bir yıldıza dönüştürebilecek donanıma sahip olması. Klopp’un elndeki oyuncuların gösterdiği gelişim ileride daha sık konuşulacaktır. İlkay’ın bugün dahi defansif orta saha olarak böylesine bir performans göstermesi tamamen Jürgen Klopp başarısıdır.

-Nuri Şahin'in Real Madrid ve Liverpool deneyimlerinden sonra tekrar BVB'ye dönüşü hakkında düşünceleriniz neler?

Doğru olanı yaptı. Özellikle İlkay’ın dönüşümü ve performansı sonrası daha farklı bakıyorum ve Nuri’nin basın toplantısında söylediklerini önemsiyorum. “Ben sadece burada işlerlik kazanıyorum”. Aslında Nuri yetenekli bir futbolcu ve fakat Dortmund’un şampiyonluğunda gösterdiği üst düzey performansın bir kısmı İlkay’da olduğu gibi Jürgen Klopp’a ait. Dolayısıyla Nuri kendi kariyeri ve geleceği adına bir miktar paradan da vazgeçerek doğru yere gelmiştir.

-Jürgen Klopp'un Nuri Şahin'in takıma dönmesi ile BVB'de yeni bir oluşuma gitme düşüncesi olduğu biliniyor. 4Lü defansın önüne 1 kesici ile İlkay ve Nuri'nin yerleştirilmesi ileriye ise bitirici bir 3lü ile Barcelonavari bir sisteme geçilmesi planı hakkında düşünceleriniz neler? Uygulanabilir mi? Başarılı olur mu?

Dortmund temelde 4-2-3-1 oynuyordu ve fakat bu sezon özellikle Klopp’un Götze’yi defansif orta saha olarak kullanması sonucu farklı dizilimler peydah oldu. Temel strateji burada önemlidir dizilimlerden ziyade. Top rakipte olduğu vakit agresif takım savunması Dortmund’un gücünün önemli bir kısmı. Diğer açıdan ceza sahasına her atakta yerleştirebildiği oyuncu sayısında günden güne artış sağlamak istiyor. Bu nedenle farklı dizilimler olacaktır belki ama temel strateji değişmeyecek gibi duruyor. Bence asıl farklılık Lewandowski’nin gidişi sonrası merkez forvete Schieber, Reus ya da Götze gibi oyuncuları yerleştirdiğinde ortaya çıkacaktır. Hareketli dörtlü hücum yerine hareketli üçlü hücum ve geride ofansif orta saha rolünde üçlü orta saha.. Buna benzer değişimler bekliyorum ben.

-Son olarak BVB Türkiye blog/twitter hesabımız hakkında ne düşünüyorsunuz?

Fazlasıyla başarılı ve diğerlerini de bu konuda özendirecek kadar güzel. Ligi ve Dortmund’u yakından takip etmeme rağmen bu hesaptan pek çok bilgiyi edinmek kendi adıma çok keyifli. Başarılarınızın devamını diliyorum.


(Yoğun iş temposuna rağmen bizlere zaman ayırıp sorularımıza içtenlikle yanıt veren Sayın Orhan Uluca'ya birkezde buradan teşekkür ederiz..)


Borussia Dortmund Türkiye
Blog: http://bvb09tr.blogspot.de
Twitter: https://twitter.com/BVB_Turkiye
Facebook:  http://www.facebook.com/BVB09Blog


1 yorum:

  1. Nuri şahin bir dönüşüm yaşayacaksa bunu ancak dortmundda klopp ile yapabilir. Nuri bunun farkında olması lazım. Nuriye hiçbir takım şans vermez ve ondaki pozitif yönlerini futbol sahasında kullanması için fırst vermezler ve dönüşümde sağlamazlar.

    Nuri için eğer dortmund macerasıda kötü geçerse ,bence onun tek şansı italya yada ispanyanın ortasıra hatta daha düşük seviyede olabilir bir takımında 2 3 sene geçirmekde olabilir. Üst düzey futbola bu şekilde tekrar formatlanmış olarak giriş yapabilir. türkiye seçeneğini düşünürse eğer nuri bu demektirki parayı seçmiştir. O zaman nuriden ben tamamen umudumu keserim.

    YanıtlaSil