25 Aralık 2013 Çarşamba

Maç detayları: Borussia Dortmund 1-2 Hertha Berlin

Borussia Dortmund ilk yarının son maçında 1-0 öne geçtiği karşılaşmayı defansif hatalar ile 2-1 kaybederek sezonun ilk bölümünü 4. sırada kapattı. Sarı siyahlılar şimdi sakat oyuncuları kış tatilinde takıma yetiştirmeye çalışacak.

BORUSSIA DORTMUND – HERTHA BSC 1:2

Borussia Dortmund: Weidenfeller – Großkreutz, Sokratis, Sarr(46'Piszczek), Durm – Nuri Sahin, Kehl(77'Schieber) – Blaszczykowski(56'Hofmann), Mkhitaryan, Reus - Lewandowski
Hertha BSC: Kraft - Ndjeng, Lustenberger, Kobiashvili, Pekarik - Hosogai - Allagui, Skjelbred(69'Niemeyer), Tolga Cigerci(90'Jagner), Schulz – Ramos(78'Wagner)

Goller: 7'Reus / 23'Ramos, 45'Allagui
Sarı kartlar: Sarr, Nuri Sahin / Tolga Cigerci, Kobiashvili, Hosogai
Seyirci sayısı: 80.645

22 Aralık 2013 Pazar

16 Aralık 2013 Pazartesi

Maç detayları: Hoffenheim 2-2 Borussia Dortmund

Borussia Dortmund şampiyonlar liginde grrubu lider tamamlayıp üst tura adını yazdırdıktan sonra Bundesliga'dada bir deplasman galibiyeti alarak çıkışa geçmek istiyordu ama olmadı. İyi oynadığı dönemde defansif hatalar ile 2-0 geriye düşen BVB daha sonra vitesi yükseltsede gol pozisyonlarını cömertce harcayınca en fazla eşitliği yakalayabildi. Uzun sakatlık dönemi sonrası sahalara dönen Piszczek'in gol atması karşılaşmanın sevindirici yanı olarak kayıtlara geçti.

1899 HOFFENHEİM 2-2 BORUSSİA DORTMUND

1899 Hoffenheim: Grahl - Beck, Süle, Vestergaard, Toljan - Rudy (90.+1 Strobl), Polanski - Volland, Roberto Firmino, Herdling (71. Johnson) - Schipplock (69. Salihovic)
Borussia Dortmund: Langerak - Piszczek, Friedrich, Sarr, Durm - Kehl, Nuri Sahin - Blaszczykowski (66. Mkhitaryan), Reus (87. Schieber), Aubameyang (66. Hofmann) - Lewandowski

Goller: 18'Schipplock, 38'Volland / 44'Aubameyang, 67'Piszczek
Sarı kartlar: Polanski, Volland  / Friedrich, Reus, Nuri Sahin
Seyirci sayısı: 30.150


13 Aralık 2013 Cuma

Borussia Dortmund taraftarı olmak..

Borussia Dortmund taraftarının kendilerini en iyi anlatan bestesi büyük ihtimalle 'Borussia BVB'.. İyi günde her takımın çok güzel destek veren tribünleri olabiliyor. Ama kötü günde desteğini verenler özel tribünler oluyor. Onlar'dan biri hatta bizim için en önemlisi B.Dortmund. Borussia Dortmund taraftarı her maç sonrası takımı yanına çağırıp bu besteyi söylüyor, yense de yenilse de..
Bestenin çevirisi:
 
Ve eğer sen
maçı kazanırsan
en yukarıda olursan
ozaman burada durur
ve 'Borussia' şarkısı söyleriz.
Borussia BVB

Ve eğer sen
maçı kaybedersen
en aşağıda olursan
ozaman burada durur
ve 'Borussia' şarkısı söyleriz.
Borussia BVB

Ve her ne olusa olsun
Biz hep yanındayız
ölüme kadar
ve senin için şarkı söyleriz
senin için Borussia
Borussia BVB


Bestenin orjinal hali:

Und wenn Du
das Spiel gewinnst
ganz oben stehst
dann steh'n wir hier
und sing' Borussia,
Borussia BVB

Und wenn Du
das Spiel verlierst
ganz unten stehst
dann steh'n wir hier
und sing' Borussia,
Borussia BVB

Und was auch immer geschieht
wir steh'n dir bei
bis in den Tod
und sing für dich
für dich Borussia,
Borussia BVB



*Bu sezon şampiyonluktaki en güçlü rakibine evinde 3-0 kaybeden bu sonuç ile belkide şampiyonluğu kaybeden BVB taraftarının takımı çağırıp yenilsende buradayız mesajı verişi.
 




12 Aralık 2013 Perşembe

BVBTürkiyeTV: Baba degil mi? Döver de sever de.. (Jürgen Klopp)

Jürgen Klopp'un BVB için bir teknik direktörden çok daha fazlası olduğunu artık bilmeyen yok.. Klopp'un Marsilya maçı sonrası şampiyonlar ligi grubunu lider bitirme kutlamasında 18 yaşındaki oyuncusu Marian Sarr'ı tebrik edişi yine kendine özgü, yine çok güzeldi..
İyi ki varsın Klopp, iyi ki Borussia'dasın.. 

Maç Detayları: Marsilya 1-2 Borussia Dortmund

İnancın zaferi vol.45413545
Dengeli ve zor bir grup, devamlı yaşanan sakatlıklar, istenmeyen sonuçlar.. Borussia Dortmund işte bu dezavantajları ile birlikte gidiyordu Marsilya'ya. Arsenal yenilgisi sonrası gruptan çıkamaz düşünceleri arasında Napoli'yi yenerek ben buradayım mesajını veren BVB son maçında Marsilyaya işi bitirmek için gitmişti. Maça çok hızlı başladı ve Lewandowski ile golüde buldu sarı siyahlılar.. İstediği biçimde götürdüğü oyunda çok açık ofsayt olan pozisyonda golü yedi ve işler karıştı. Yinede ilk yarı boyunca oyunu hakimiyeti altında götürdü fakat golü getirecek pozisyonları bulamıyordu. Rakip bir kişi eksik kaldı yine gol gelmedi..
Napoli ile Arsenal arasında oynanan maçta eşitlik bozulmadığı için beraberlikte tur için yeterliydi ama buna güvenmek büyük kumar olacaktı. Bu yüzden gol gerekiyordu ikinci yarı bu düşünceler ile başladı ve BVB ikinci yarıda harika bir oyun ortaya koydu, baskı, çizgiden çıkarılan, direkten dönen toplar.. BVB istiyor ama bir türlü golü bulamıyordu. Artık maçın son bölümüne girilmişti ki İtalyadan kötü haber geldi. Napoli durumu 1-0'a getirip o an için tur biletini cebine koydu. BVB artık o bileti oradan çıkarmak zorundaydı ve bunun için ilerledi Marsilya kalesine. Tam umutların tükenmeye başladığı sırada son sözü olan Kevin Grosskreutz sahneye çıktı ve turu, daha da önemlisi grup liderliğini ilan etti. Dortmund havalarda uçuyordu o anda.. Golün kahramanı Grosskreutz ise sevincini Süd tribünündeki arkadaşları ile beraber kutluyordu.
Maçı 2-1 kazanan B.Dortmund, Arsenal, Napoli ve Marsilyanın önünde grup lideri olarak bir üst tura çıkmayı başardı.

MARSİLYA 1-2 BORUSSİA DORTMUND

Olympique Marseille: Mandanda - Fanni, Diawara, Mendes (46. Abdallah), Mendy - Lemina, Cheyrou - Thauvin (79. Imbula), Khalifa (55. Morel), Payet - Gignac
Borussia Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Sarr, Sokratis, Durm - Kehl (78. Piszczek), Nuri Sahin - Blaszczykowski (66. Hofmann), Mchitarjan, Reus (78. Schieber) - Lewandowski

Goller: 14'Diawara / 4'Lewandowski, 87'Großkreutz
Sarı kartlar: Gignac / Sarr
Kırmızı kart: Payet
Seyirci sayısı: 35.000
BVB Türkiye Maçın Adamı: Kevin Großkreutz





 

10 Aralık 2013 Salı

Avrupa kupaları statüsü ve BVB hakkında bilgiler..

BVB turu nasıl geçer?
   
Napoli, Arsenal'i yenerse, BVB de aynı skor ile kazanmalı.
İtalyanlar kazanırsa, BVB de Marsilya'da kazanmalı.
Napoli berabere kalırsa, BVB'ye 1 puan bile yeterli oluyor.
Napoli kaybederse eğer, BVB kesin olarak turu geçmiş oluyor.

Maç sadece Sky'da mı yayınlanacak?

Hayır. ZDF'de çarşamba günü karşılaşmayı yayınlayacak.

BVB'nin grup birincisi olma imkânı var mı?
   
Evet. BVB, Marsilya'yı yener ve Napoli de Arsenal'i yenerse, BVB grup birincisi     olabiliyor.




Grup birincisine daha fazla prim mi veriliyor?
  
Hayır. Diğer tura geçen takım - ister birinci, ister ikinci olsun - 3.5 milyon € prim alacak.


Grup birinciliğinin avantajı nedir?
  
Diğer turda grup birincilerine son grupların ikincisi rakip oluyor ve önemli olan ikinci     karşılaşmada kendi sahasında oynama hakkı var. Şu anki konumda BVB grup birincisi     olduğunda, diğer turda rakip olarak Manchester United, Real Madrid, Paris St.     Germain, Chelsea, Atletico Madrid ve Barcelona gelmeyecek. Aynı ülkenin takımları     ve bir tur önceki takımlar da yeniden birbirine rakip olamıyor.


Grup birincisi daha fazla bonus puanı kazanıyor mu?

Hayır. Bu turu geçen grup birinci ve ikincisi 5-Yıllık-Değerlendirme için 5er puan     kazanıyor.




BVB elenirse ne olur?

BVB o zaman yoluna Avrupa Ligi'nde devam edebilecek ve Avrupa Ligi'ndeki son     gruplardan ikinci olan bir takım ile rakip olabilecek. Chelsea geçtiğimiz sezon     Şampiyonlar Ligi'nden elenmişti ama Avrupa Ligi'ni kazanmıştı.

Avrupa Ligi'nde ne kazanılıyor?

Grup üçüncüsü olarak Avrupa Ligi'nde yoluna devam edecek takım 7 milyom €'ya     kadar prim alabilecek. Ayrıca Alman Pazarlama Havuzu'ndan yaklaşık 6.5 milyon €     kazanabilecek.



Sarı kartlar bir sonraki turda silinecek mi?

Hayır. Lewandowski ve Bender'in şu an ikişer sarı karı var ve bir sonraki tura da bu     kartları götürecekler. Bir sarı kart daha görürlerse, bir sonraki karşılaşmada     oynayamayacaklar. İster Şampiyonlar Ligi' nde, isterse Avrupa Ligi'nde oynansın, bu     sarı kartlar kalıyor.








9 Aralık 2013 Pazartesi

Maç Detayları: Borussia Dortmund 0-1 Bayer Leverkusen

Borussia Dortmund zirve mücadelesindeki birebir rakibi Leverkusen'e evinde kaybederek lig yarışında büyük yara aldı. Özellikle ilk yarıda harika bir deplasman takımı futbolu izlediğimiz Leverkusen BVB'nin her maçta başına dert açmayı başaran oyuncusu Son ile öne geçip maç boyunca üstünlüğü korumayı başardı. Bu maçta kaybedilen 3 puan kadar Marsilya maçı öncesi Bender ve Nuri Şahin'in sakatlıklarıda moralleri bozdu.

BORUSSİA DORTMUND 0-1 BAYER LEVERKUSEN
 
Borussia Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Friedrich, Sokratis, Durm - Bender (63. Reus), Nuri Sahin (82. Piszczek) - Blaszczykowski (67. Hofmann), Mchitarjan, Aubameyang - Lewandowski
Bayer Leverkusen: Leno - Donati, Ömer Toprak, Spahic, Emre Can - Bender, Rolfes, Castro (89. Kohr) - Hegeler (78. Kruse), Kießling, Son (82. Wollscheid)

Gol: 18'Son
Sarı kartlar: - / Emre Can, Castro, Hegeler, Wollscheid
Kırmızı kart: Sokratis
Seyirci sayısı: 80.645

5 Aralık 2013 Perşembe

Bir Borussia Dortmund Hikayesi

Tarih 28 Mayıs 1997, yer Münih Olimpiyat stadyumu.. 20 yaşındaki Lars Ricken, Del Piero'nun attığı gol ile umutlanan Juventus ağlarını havalandırıyor ve Borussia Dortmund'un Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduğunu bütün dünyaya ilan ediyordu. Avrupa'nın en büyük kupasının finalini 20 yaşındaki genç yıldızı ile kazanan BVB için bu günden sonra tüm dünyaya ders olması gereken bir hikaye başlıyordu...
Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduğu sezonda gelenler gidenler karşılaştırıldığında transfer için kasasından sadece 1.8 milyon Euro çıkan BVB'de işlerin rengi değişiyordu. Belki de zafer sarhoşluğu ile öz kaynaklardan uzaklaşan Dortmund, transfer harcamalarını git gide arttırıyor, başarı ise harcamaların aksine gelmiyordu. Önce takımdaki yıldızları kaptırıp bunların yerini dolduramayan sarı siyahlı ekip, 2000 ve 2001'de transfere 75 milyon Euro'ya yakın para harcayarak kötü günlerin ilk temellerini attı. Bu dönemde 25 milyon Euro'ya alınan Amoroso hâlâ Bundesliga tarihinin en pahalı transferleri arasında..

2001/02 sezonu kötü zaman öncesi Dortmundluların yüzünün son güldüğü anlardı. Lig, Leverkusen'in bir puan önünde şampiyon olarak tamamlanmış, o zamanki adıyla Uefa kupasında finale yükselinmiş fakat finalde Van Hooijdonk ve Tomasson'un gollerine engel onulamamıştı. Bu başarılı sezon altı dolu olmayınca Borussia Dortmund'a yarardan çok zarar getirecekti.

Kriz..

Harcanılan paraların Avrupa başarısı ve sponsorlukla geri gelineceğini düşünen BVB yönetimi aradıklarını bulamıyor, 2002'de başlayan kriz giderek büyüyordu. Tehlike çanlarının çalmasına rağmen bu süreçte yapılan 15 milyon Euro'luk Evanilson, 8.5 milyon Euro'luk Frings transferleri dibe vurma sürecini hızlandırıyordu. Borçlar yükseliyor, borsaya açılım yaraları sarmıyordu. Bu kötü gidişatta stadını satmak zorunda kalan BVB, 2005 yılında 180 milyon Euro borçla iflas noktasına geliyordu.. BVB taraftarı, Şampiyonlar Ligi zaferinden sadece 8 sene sonra haber bültenlerinde iflasın eşiğine gelen kulüplerini izliyorlardı. İpin ucunun kaçmasıyla başkan Gerd Niebaum ve menajer M. Meier istifa etmek zorunda kaldılar.. Kara bulutlar Dortmund şehrinin üstünü tamamen kaplamıştı artık..

Watzke'nin sihirli dokunuşu..

Niebaum'dan sonra kulübün başkanlığına gelen Reinhard Rauball, Borussia Dortmund'u Hans Joachim Watzke'ye emanet etmeye karar verdi ve onu sportif direktörlüğe getirdi. Bu andan sonra BVB'de hiç bir şey eskisi gibi olmadı. Watzke durum tespitini yaptıktan sonra ilk radikal kararını aldı: Küçülüyoruz..

Taraftarlarda bu süreçte elini taşın altına sokması gerektiğinin farkındaydı ve şehirde “Wir sind Borussia” (biz Borussia'yız') kampanyası başladı. Her birey, şehirdeki firmalar ve devlet daireleri takımları için yardım topluyorlardı. Watzke'de bu süreçte boş durmuyordu. Artık banka borçları ile uğraşmak istemeyen lider, sadece olan paranın harcanmasına ve yüksek maliyetli oyuncuların takımdan ayrılmasına karar verdi. Bu süreçte bir Sex-Shop şirketinden gelen sponsorluk teklifi kabul edilmeyerek kulüp onurunun düşürülmesi de engellendi. İlk anlarda iflastan kurtarılan kulüp yavaş yavaş ayağa da kalkıyordu. Borçlar azalıyor, satılan stadyumun önce yüzde ellilik kısmı sonra da tamamı geri alınıyordu. Stadyumla gelen güzel sponsorluk anlaşmaları, eski günleri unutturmaya başlamıştı. Mali tablo güzel gitse de sportif başarı olarak bunu söylemek zordu. Takım ligi 9. ve 13.sıralarda bitirmişti bu sezonlarda ama bu kimsenin umurunda değildi. Çünkü herkes güzel günlerin geleceğini altyapıya dönülmenin fayda sağlayacağını biliyordu. 16 yaşında sahaya çıkıp Bundesliga'da forma giyen en genç oyuncu olan Nuri Şahin bunun ispatı gibiydi..
Zaferin saha içi kahramanı Klopp..

Mali açıdan kulübü düzlüğe çıkaran Watzke, sıranın saha içine geldiğinin farkındaydı. Michael Zorc ile yapılan araştırmalar sonunda karar verildi ve 2008/09 sezonu öncesinde Jürgen Klopp takımın başına getirildi. Futbol akademisi mezunu olan Klopp, Mainz'de futbolcu gelişimi konusunda ne kadar başarılı olduğunu göstermiş, gelecek vaat eden bir teknik adamdı. Mainz'den ayrılırken binlerce taraftar gözyaşları ile uğurlamıştı kendisini..

Klopp saha içi mesaisine kendi takımını kurmakla başladı. 17 oyuncu ile yollar ayrıldı. Düşük maliyetli genç yetenekler kulübe kazandırıldı. Eski takımı Mainz'den getirdiği Subotic'e ödenen 4.5 milyon Euro o sezonun en pahalı transferi oldu. Santana 2 milyon Euro, Schmelzer bedelsiz olarak Dortmund'a geldi. BVB bu sezonda ligi 6.sırada tamamladı.

2009/10 sezonuna gelindiğinde transfer harcamaları yine çok düşük miktarda oldu.Bu senenin en pahalı transferleri 4.2 milyon Euro ile Barrios ve Hummels oldu. Bundesliga 2'den Bender 1.5 milyon Euro'ya, kulübün altyapısında yetişip RW Ahlen’e giden Großkreutz bedelsiz olarak takıma geldi. Takım oyunu ve oyuncuların kişisel performanslarında gözle görülür bir gelişme olsa da bu senede istenen başarı gelmedi ve lig 5.sırada tamamlandı..
Meyveler toplanıyor..

2010/11 sezonu Dortmund'un doğru yönetimle başarının geleceğini herkese gösterdiği sezon oldu. Bir orta dereceli transfer hakkı Lewandowski'den yana kullanıldı ve 4.75 milyon Euro ödendi. Bundesliga 2'den transferler devam ediyordu. Leitner'e 800.000 Euro ödenirken, Piszczek bedelsiz olarak alındı. Japonya'dan kimsenin tanımadığı, bilmediği Kagawa 350.000 Euro yetiştirme bedeli karşılığında transfer edildi. Mario Götze altyapıdan A takıma çıkarıldı. İki sezondur Jürgen Klopp önderliğinde Bundesliga 2'den gelen, düşük bütçeli transferlerle pişen takım bu sezonda harika bir performans göstererek Leverkusen'e 7, Bayern'e ise 10 puan fark atarak şampiyon oldu.. Bu bir şampiyonluktan çok daha fazlasıydı. Bu inancın doğru yapılanmanın ödülüydü.

Bir sonraki sezon Klopp'un görevi, önceki yıl kazanılan şampiyonluğun tesadüf olmadığını göstermek olacaktı. Fakat bir sıkıntı vardı; Şampiyonluk yılında sezonun futbolcusu seçilen Nuri Şahin 10 milyon Euro bonservis bedeli ile Real Madrid'e gitmiş, kamuoyunda BVB sistemi çöktü düşünceleri yerleşmişti. Bu sezon 5.5 milyon Euro ödenerek İlkay ve Perisic takıma katıldı. İlkay'ın Nuri'nin yerini doldurabileceğine inanan sayısı yok denecek kadar azdı. Jürgen Klopp planlı çalışmasının karşılığını almış, 6-7 ay gibi bir süreçte İlkay Gündoğan gerçeği yaratmış, Kagawa da ligin en değerli oyuncularından biri olmuştu. Dortmund bu sezonda 81 puan toplayarak puan rekoru ile şampiyon oldu. Bu başarıyı Berlin'deki finalde Bayern'e 5 gol atıp, Almanya kupasını da kaldırarak taçlandırdı.

2 senede alınan 3 büyük kupa ile BVB,7 senede iflastan zirveye çıkmıştı.


Bu başarı 2012/13 sezonu öncesi Bayern'e 'eğer BVB'yi geçmek istiyorsa' çok çok iyi olmaları gerektiğini gösterdi ve onlarda çok çok iyi oldular.. Hal böyle olunca, BVB gerçekci hedeflerine devam ederek sezon öncesi amacını Şampiyonlar Ligine direk katılmak olarak belirledi. 350.000 Euro'ya alınan Kagawa, Klopp'un dokunuşundan sonra 16 milyon Euro'ya Manchester United'a satıldı. 27 yaşındaki Barrios,8.5 milyon Euro'ya Çin Ligine gönderildi. BVB uzun zaman sonra ilk kez 17 milyon Euro bonservis ödeyerek Marco Reus'u kadrosuna kattı. Bu fiyatı ödedi çünkü Şampiyonlar Ligi, sponsorlar ve satılan oyunculardan bu transferi yapacak bütçe kazanılmıştı. Bu sezon beklendiği gibi ligde Bayern'in gölgesinde kalınsa da belki daha değerli bir başarıya imza atıldı: Şampiyonlar Ligi..
Ölüm grubu liderliği, S.Donetsk, Malaga ve Real Madrid'in elenmesi ile çok büyük başarıya imza atan BVB, finale kadar yükseldi burada son dakikada yediği gol ile kupayı Bayern'e kaptırdı.
16 seneden kitap yazılabilir; BVB'de bu süreçte en iyi günler de,en kötü günler de yaşandı.. Ama şu da gerçek ki, Dortmund'un hikayesi sonu güzel biten bir hikaye..

 
Yazı: Okan Danışman ( https://twitter.com/Dortmund1907 )

(Yazı daha önce futbolburada.com'da yayınlanmış fakat sitenin kapanmasından sonra yazarın izni ile bloga alınmıştır)



4 Aralık 2013 Çarşamba

Maç Detayları: Saarbrücken 0-2 Borussia Dortmund

Şampiyonlar ligi ve Bundesliga'da alınan galibiyetler ile kötü gidişe son veren B.Dortmund Almanya kupasındada tur atlayarak taraftarlarının yüzünü güldürmeyi başardı. Jürgen Klopp 3.lig temsilcisi Saarbrücken karşısında Langerak, Durm, Kirch, Hofmann, Kehl, Schieber gibi çok forma şansı bulamayan isimleri sahaya sürdü. Soğuk hava ve kötü zemine rağmen topa sahip olmayı başaran BVB rahat bir oyun oynadı. Borussia Dortmundda galibiyeti getiren golleri 19. dakikada Schieber ve 49. dakikada Hofmann attı. Ayrıca bu iki oyuncu birbirlerinin gollerine pasları vererek güzel bir uyum sergiledi.
Maçın öne çıkan ayrıntısı B.Dortmund'un yüzde seksenin üzerinde topla oynama başarısı göstermesiydi.

SAARBRÜCKEN 0-2 BORUSSİA DORTMUND

Saarbrücken: Ochs - Falkenberg, Knipping, Fischer, Marque - Forkel (79. Kruse), Korte - Plut, Deville (63. Humbert), Hoffmann - Ziemer (46. Rathgeber)
BVB: Langerak - Großkreutz (66. Piszczek), Friedrich, Sokratis, Durm - Kirch, Kehl - Hofmann, Mchitarjan (76. Ducksch), Aubameyang (66. Blaszczykowski) - Schieber

Goller: 19'Schieber, 49'Hofmann
Sarı kartlar: Knipping, Korte / -
Seyirci sayısı: 30.931

BVB Türkiye Maçın Adamı: Jonas Hofmann

2 Aralık 2013 Pazartesi

Maç Detayları: Mainz 1-3 Borussia Dortmund

İçinde bulunduğu kaosdan Napoli galibiyeti ile kafasını kaldırmayı başaran BVB ligdeki karakter maçlarından birinde Mainz deplasmanına çıktı. Sene başından beri olduğu gibi yine eksik kadrosu ile bu önemli maçı oynayan B.Dortmund sahaya istediği oyunu oynayamadı. Mainz istekli ve agresif oyunu ile BVB'yi kitlemeye başarmıştı. BVB bu anlarda gerekli olan duran top ile kilit açma ihtiyacını Aubameyang ile karşıladı. Gabonlu oyuncu jeneriklik bir gol ile oyunuda skoruda BVB lehine çevirmeyi başardı. Tam işler yoluna girecekken maç eksiği olan Piszczek'in neden olduğu penaltıyı Choupo-Moting gole çevirerek maça yeniden dengeye getirdi. Öne geçtikten sonra skorla beraber oyun üstünlüğünüde alan Dortmund yediği golün etkisini çabuk atlattı ve Lewandowskinin harika pasında kaeciyi geçip topu boş kaleye yollayan Aubameyangın vuruşunun gol değeri kazanmasını çizgi üzerinden elle çıkaran Soto engelledi. Soto bu pozisyon sonrası kırmızı kart görerek takımını bir kişi eksik bıraktı. Kazanılan penaltıyı Lewandowski gole çevirerek takımı maçta ikinci kez öne geçirdi. Karşılamanın sonucunu Durm'un kazandırdığı penaltıyı ağlara gönderek Lewandowski belirledi.

MAİNZ 1-3 BORUSSİA DORTMUND

FSV Mainz 05: Karius - Pospech, Bell, Noveski, Park - Geis, Soto - Polter (89. Saller), Zimling (64. Malli), Nicolai Müller (46. Choupo-Moting) - Okazaki
Borussia Dortmund: Weidenfeller - Piszczek, Friedrich, Sokratis, Durm - Großkreutz, Bender (32. Nuri Sahin) - Blaszczykowski (46. Mkhitaryan), Reus (46. Kehl), Aubameyang - Lewandowski

Goller: 74'(p)Choupo-Moting / 70'Aubameyang, 78'(p), 90'(p)Lewandowski
Sarı kart: Bell
Kırmızı kart: Soto
Seyirci sayısı: 34.000

BVB Türkiye Maçın Adamı: Sokratis Papastathopoulos

27 Kasım 2013 Çarşamba

Maç Detayları: Borussia Dortmund 3-1 Napoli

BVB, Napoli'ye patladı..
Arsenal ve Wolfsburg'dan sonra Bayern'ede kaybedilen maç sonrası küçük çaplı bir kriz yazmıştık.. İşte BVB bu krizin can sıkıcı hal almaması için çıkıyordu Napoli karşısına. Maçın ismide önemide büyüktü, içeride alınacak bir yenilgi şampiyonlar ligine veda anlamına geliyordu. Eksik oyuncular yüzünden sıkıntılı günler geçiren Klopp bu kez olabilecek en doğru tercihler ile çıktı İtalyanların karşısına. Defansta orta ikili Bender-Sokratis, merkez ortasaha ise Nuri-Kehl ikililerine emanet edilmişti. Sağ açıkta yine sağlamcı bir tercih yaparak forma Kuba'ya verilmişti..
BVB topa hükmederek başlasada Napoli dersine çalışmış, alanları iyi kapatarak BVB'nin hızını kesmeye niyetlenmiş bir görüntü çiziyorduki daha 9. dakikada çok gereksiz bir penaltı yaparak bir çuval inciri berbat ettiler. B.Dortmund, Reus ile öne geçtikten sonra son maçlarda kaybetmeye başladığı özgüvenini birden sonuna kadar almıştı sanki. İlkyarı boyunca üstün bir oyunla rakibi kalesinden uzak tutmayı başardı. Lewandowksi, Reus ve Mkhitaryan ile farkıda açabilirdi ama yine gol vuruşlarında etkisiz kalındı.
İkinci yarıda güzel bir kontra atak sonunda Reus'un pasında topu kalecinin bacakları arasından ağlara gönderen Kuba Dortmund'u rahatlatan golü attı. Ama bu sıralar rahatlığın battığı BVB gene bireysel bir hata ile kalesinde golü gördü. İnsigne Weidenfeller'in çabasına rağmen takımını oyunda tutmayı başardı. Bu skordan sonra ileri çıkmak isteyen ve arkada büyük açıklar veren Napoli'ye cezayı Aubameyang kesti. İlkinde çok müsait pozisyonda kaçırdı ikincisinde baştan sonra ders olacak güzellikte bir kombinasyon ile golü BVB'ye kazandırdı Gabon'lu oyuncu..
BVB sonuç olarak 3-1 kazanarak puanını 9'a yükseltti ve yarışa yeniden dahil oldu. Grupta son hafta maçlarının heyecan içinde geçeceğini şimdiden söylemek mümkün çünkü 3 takımında hem lider olma hem de 3. olup şampiyonlar liginden elenme ihtimali mevcut..
70 dakika kırık burun kemiği ile mücadele eden Sven Bender'ide buraya yazıp kayıtlara geçirmek boynumuzun borcu..
BORUSSİA DORTMUND 3-1 NAPOLİ

Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Bender, Sokratis, Durm - Nuri Sahin, Kehl - Blaszczykowski (69. Aubameyang), Mkhitaryan, Reus (81. Piszczek) - Lewandowski (89. Schieber)
Napoli: Reina - Maggio, Albiol, Fernández, Armero - Callejón (66. Insigne), Behrami, Dzemaili (62. Inler), Mertens - Pandev (76. Zapata) - Higuaín

Goller: 10'(p)Reus, 60'Kuba, 78'Aubameyang / 71'İnsigne
Sarı kartlar: Kehl / Albiol, Fernández, Higuaín, Pandev
Seyirci sayısı: 65.829
BVB Türkiye Maçın Adamı:  Marco Reus



24 Kasım 2013 Pazar

Maç Detayları: Borussia Dortmund 0-3 FC Bayern

Dortmund'da kan kaybı sürüyor, Bayern'de keyifler yerinde..

Bundesliga'nın 13. haftasının en önemli karşılaşmasında Bayern Münih deplasmanda Dortmund'u 3-0 yenerek kazanmayı başardı. Bayern bu galibiyet ile Dortmund ile puan farkını 7'ye yükseltmiş oldu. Karşılaşmayı bir kaç başlıkta inceleyecek olursak:

B.Dortmund:
Arsenal, Wolfsburg ve son olarak Bayern, 3 maçta alınan 3 yenilgi ile takım küçük çaplı bir krize girmiş durumda. Ligde artık kapanması zor bir puan farkı oluştu, şampiyonlar liginde ise hedefe ulaşmak için gerçekten büyük çaba harcanması gerekiyor. Sezon başından beri çekilen sakatlık sıkıntısı bu sonuçlara en büyük etken fakat takımda bir özgüven kaybıda yaşandığı açık. Sezona gol makinesi olarak başlayan takım yakaladığı fırsatları cömertçe harcayarak saha içi başarıyı rafa kaldırmış durumda. Tabiki umutsuzluğa kapılmak için çok erken Dortmund'un yarıştığı tüm kulvarlarda söyleyeceği şeyler olduğu açık..
Bayern Münih:
Geçen sezonun 3 kupalı şampiyonu hoca ve sistem değişikliği sonrası geçiş dönemini olabilecek en ufak zararla atlattı. Artık önlerine çok daha iyi bakabiliyorlar ve yapacaklarımız bitmedi mesajını açık açık söylemekten çekinmiyorlar. Sakatlık sorunları yaşasalarda bir çok otoriteye göre dünyanın en iyi kadrosuna sahip olmanın verdiği avantaj ile bu sorunu atlatmayı başarıyor fakat herşeye rağmen Ribery'nin sakatlanması onları etkileyebilir, Ribery çok dengeli takımın en özel oyuncusu ve eksikliğinde hep bişeyler eksik kalıyor gibi.
Jürgen Klopp:
Tecrübeli teknik adam kariyerinin en sıkıntılı dönemini yaşıyor olabilir. Şampiyonlar ligi finali sonrası gelen teklifler, Dortmundda büyüttüğü oyuncuların devlerin taktığı kancalar ile bir bir elinden koparılması hocanın aklını karıştırmış gibi. ve sanki kendiside bunun farkında ama içindeki Dortmund projesi  aşkı ile bu durumdan kurtulmaya çalışıyor.. Sözleşmesini 2018e kadar uzatıp hem oyuncularına hem de dışarıdaki etkenlere açık bir mesaj yollasada henüz tam olarak karışıklığı dağıtmış değil. Bu sezon alışılmadık biçimde saha içi tercihlerinde yanlışlıklar yapıyor. Bayern karşısında defansdaki büyük sıkıntıyı Friedrich-Sokratis ismi ile çözmeye çalıştı ama bu sezon tek maça dahi çıkmamış Friedrich'in 1 hafta antreman ile dünyanın en iyi takımının karşısına çıkarılması oyuncu açısındanda takım açısındanda yararlı olmadı. Aynı zamanda Friedrich'in şampiyonlar ligi maçlarında oynayamayacağı için şimdi Klopp salı gününe yeni birşeyler düşünmek zorunda.. Orta ikiliyi Sokratis Bender ile kurup ortasahaya Kehl'in yerleştirilmesi hem Bayern hemde Napoli maçı için daha iyi bir tercih olabilirdi. Tabiki tüm bunlara rağmen her B.Dortmund taraftarı gibi bizimde Klopp'a olan güvenimizde en ufak eksilme yok. Futbolda yaşanabilecek insani durumlardan biri sadece..
Pep Guardiola:
Dortmund maçı ile kariyerindeki bir dönüm noktasını daha başarıyla atlatmış oldu. Maçı çok iyi analiz edip oyun takibi ve müdahalesi konusunda nam yapmış olmasının hiç de abartı olmadığını birkez daha kanıtladı. Eksik olan Dortmund'un en güçlü silahı olan hızını saha içinde güçlü olduğu dakikalarda dahi sabırlı pas oyunu ile yok etmeyi başaran Pep şansınında yardımı ile güzel bir galibiyete imzasını bıraktı..
Mario Götze:
Saha içi ıslıklanma haricinde çok aşırı olay yaşamadı. Jürgen Klopp ve eski takım arkadaşlarının sıcak karşılaması ile moralide yerine geldi. Pep Guardiolanın onun hakkında verdiği maça sonradan girecek taktiği sayesinde oyunu ile sahada büyüyen oyuncu oldu. İlk 11 yapsa stres, maç ritmi ve yorgunluk ile kötü bir oyun çıkarabilirdi ama Pep okadar doğru zamanda onu oyuna dahil ettiki galibiyeti getiren isim olarak güzel bir akşam yaşamış oldu..
Manuel Neuer, büyük kaleci önemli bir defans oyuncusu.. Kalecilik kabiliyetini anlatmaya gerek yok fakat ayak hakimiyeti ile adeta takımın 3. stoperi rolünde..
Manuel Friedrich, maç ritminin olmayışı çok belliydi. Kafa toplarında tecrübesi ile iyi işler çıkarsa da yerdeki topların çoğunu acemice ve hatalı kullandı.. Morali bozuldu maç sonunda özür diledi. Kötü bir başlangıç yapsada daha iyi günler yaşayacağının sinyalini verdi.
Sokratis, artık BVB'ye alışmış durumda hatta Hummels Subotic için çok büyük bir tehlike durumunda. Her geçen gün oyunu ile büyüyor..
Dante, Boateng, Rafinha, her BVB maçında olduğu gibi yine sert oyunları ile öne çıktılar BVBli oyuncuları her pozisyonda indirmekten çekinmediler. Hakemde gereken müdahaleleri yapamayınca kırmızı sadece forma renkleri olarak kaldı..

BORUSSİA DORTMUND 0-3 FC BAYERN

Borussia Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Friedrich, Sokratis, Durm - Bender (79. Piszczek), Nuri Sahin - Blaszczykowski (71. Aubameyang), Mkhitaryan (71. Hofmann), Reus - Lewandowski
Bayern München: Neuer - Rafinha (79. van Buyten), Boateng (64. Thiago), Dante, Alaba - Lahm - Müller, Javi Martínez, Kroos, Robben - Mandzukic (56. Götze)

Goller: 66'Götze, 85'Robben, 87'Müller
Sarı kartlar: Großkreutz, Mkhitaryan / Boateng, Mandzukic, Rafinha
Seyirci sayısı: 80,645


23 Kasım 2013 Cumartesi

Maç öncesi: BVB - FC Bayern

Bundesliga'da beklenen hafta geldi. Son senelerde Almanların el clasicosu diye anılan Dortmund Bayern karşılaşması bu hafta Westfalen stadyumunda oynanacak. Son iki senenin şampiyonları bu senede ligin ilk iki sırasını paylaşıyor. Dortmund evindeki maçı kazanarak 4 puanlık farkı eritme, Bayern ise deplasmandan 3 puanla dönerek ligin fişini çekme hedefinde..

BVB ligdeki son 6 maçta Bayern'i 4 kez yendi 2 kez berabere kaldı. Bayern alışık olmadığı bu istatisliğe son vermekde istiyor. İki ekibin Bundesligada oynadığı toplam 88 karşılaşmada ise Bayern'in 38 Dortmund'un 22 galibiyeti var.

Maçın önemli ayrıntılarından biride sakatlıklar.. İki ekibinde çok önemli isimleri bu karşılaşmada forma giyemeyecek. Birçok otoriteye göre dünyanın en iyi kadrosuna sahip takımı Bayern sakatlıkları bir şekilde gidermeyi başarsa bile Dortmund son hafatayı oldukca sıkıntılı geçirdi. Klopp bu hafta çektiği sıkıntıların saçlarını beyazlattığını açıkladı. geri 4lüdeki tüm oyuncuların sakat olduğu düşünüldüğünde tecrübeli teknik adam pekde haksız sayılmaz.. Sakat olan isimleri hatırlatacak olur isek Dortmundda İlkay, Schmelzer, Subotic, Hummels, Piszczek Bayern'de ise Ribery, Schweinsteiger, Badstuber, Shaqiri forma giyemeyecek.

Dev maçta en çok merak edilen isim ise Mario Götze.. Götze ilkkez rakip olarak sarı duvarın karşısına çıkacak. Dortmund taraftarının ona oldukca kızgın olduğu ve tepkisini açıkca göstereceği beklenen bir durum. Götze ise bu durumdan korkmadığını açıklarken sözlerine şöyle devam etti: Ben onları aslında anlıyorum. Onlar benim orada kalmamı istediler ve gitmeme sıcak bakmadılar. Aslında bu tepkileri, benim orada başarılı olup güzel işler yaptığımın farklı şekilde de olsa göstergesi.

Pep artık takımını tanımaya, istediklerini almaya başladı. Topa sahip olup hızla ileriye gitmek isteyen BVB ile topa sahip olup rakibin siniri bozacak şekilde oyuna hakimiyet kurarak her boşluğu değerlendiren Bayern'in mücadelesinin seyir açısından çok güzel görüntüler izleteceği büyük olasılık.. Klopp ile Pep'in ilk mücadelesini Klopp'un 4-2 kazandığını hatırlatalım tabi ozamanlar Pep Bundesliganın çaylağıydı ve Klopp için çok zor bir galibiyet olmamıştı.

Tüm bu durumları karşılaştırıp maç tahminimize geçecek olursak; BVB taraftarı olmayan bir çok insan bu maçta Bayernin kazanacağını düşünebilir fakat biz aynı fikirde değiliz. Tüm olumsuzluklara rağmen BVB'nin  puan farkının 7ye yükselmesine izin vermeyeceğini düşünüyoruz. Bayernin özgüveni ile savunmasını çok ileri çekeceğide varsayılırsa BVB'nin gol bulması oldukça yüksek ihtimal olarak görünüyor.. BVB kazanır, BVB kaybetmez ve 2,5 gol üstü bizim bu maç için tercihlerimiz..

Karşılaşmanın 19,30da TRT Haber ve TRT HD'den yayınlanacağını belirtelim..

15 Kasım 2013 Cuma

Borussia Dortmund'dan ırkcılıga örnek ceza..

Borussia nesilleri,kadınları, erkekleri ve tüm milleti bağlıyor. Borussia Dortmund'un Stuttgart maçında tribünde Nazi işareti yapan taraftarın cezası belli oldu. 6 golle kazanıp moralli bir şekilde bitirdiğimiz karşılaşmada tribünlerde verdiği Hitler selamı ile sıkıntı yaratan taraftara B.Dortmund tam 4 sene stadyuma giriş yasağı verdi. Borussia Dortmund bu uygulaması ile dış basında da övgü alırken daha önce savunduğu değerlerin de arkasında olduğunu kanıtladı..
Geçen sene S.Donetsk deplasmanında aşırı sağcı bir grubun kavga çıkarmasının ardından B.Dortmund futbolcular ve taraftarların katıldığı bir video hazırlamıştı..

Video'nun tercümesi:


S. Kehl:'' Borussia Dortmund,çeşitlilik ve toleransı simgeliyor.

N. Dickel:'' Bu değerler göz önünde bulundurarak 100 yılı aşkın süre önce takımımız kuruldu.Bu hep de böyle kalmalı ve kalacak da.

P. Owomoyela:'' Donetsk'de maç öncesi ve maç esnasında sağcılar tarafından saldırıya uğrayan taraftar temsilcilerimiz ile sınır aşılmıştır.''

N. Dickel:'' ..Ve de hepimizin kefil olduğu değerler ayaklar altına alınmıştır.''

P. Owomoyela:'' Herkese açık mesajımız şudur: ırkçı fikirler ve sağcıların Borussia Dortmund'da yeri yok.''

S. Kehl:'' Tüm sarı-siyahları ırkçılığa karşı seslerini çıkarmaya çağırıyoruz;Tribünde,okulda;işte veya metroda.''

Borussia nesilleri,kadınları, erkekleri ve tüm milleti bağlıyor.

10 Kasım 2013 Pazar

Maç Detayları: Wolfsburg 2-1 Borussia Dortmund

Arsenal yenilgisi ile moralleri bozulan B.Dortmund bir darbede Bundesliga'da yedi. 12. haftada Wolfburg deplasmanına çıkan BVB maça çok durgun başlayıp çok kötü bir ilk 45 dakika geçirdi. Bu sürecte kalesinde golü görmeyerek maçta tutunan Dortmund devrenin uzatma dakikalarında ise adeta altın buldu. Kazanılan frikik atışını harika bir vuruş ile gole çeviren Reus çok zor giden deplasmanda takımına harika bir avantaj kazandırmış oldu. Bu avantaj ile oyununuda düzelterek ikinci yarıya çıkan takım 2. golü aradığı dakikalarda kalesinde şansız bir gol gördü. Hemen ardından Olic'in jeneriklik golü ile de yenik duruma düştü.
Bu dakikadan sonra ev sahibi ekip biraz zaman geçirme niyeti ile oyununu sertleştirince Klopp'un hamleleri sonuç vermedi. Deplasmanda kaybedilen 3 puan sonrası BVB için performans düşüklüğü iyiden iyiye açığa çıkmış oldu. Bir kötü haberde Subotic'den: dizinde yırtık oluşan tecrübeli oyuncunun sezonu kapattığı açıklandı..

WOLFSBURG 2-1 BORUSSİA DORTMUND

VfL Wolfsburg: Benaglio - Ochs, Naldo, Knoche, Rodriguez - Luiz Gustavo, Medojevic - Caligiuri (86. Schäfer), Arnold (90.+1 Polak), Perisic - Olic (80. Dost)
Borussia Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Subotic (45. Sokratis), Hummels, Schmelzer - Bender (77. Ducksch), Nuri Sahin - Aubameyang (77. Hofmann), Mkhitaryan, Reus - Lewandowski

Goller: 56'Rodriguez, 69'Olic / 45+1'Reus
Sarı kartlar: Caligiuri, Naldo, Ochs / Bender, Hummels, Lewandowski, Mkhitaryan, Reus
Seyirci sayısı: 30.000

8 Kasım 2013 Cuma

Maç Detayları: Borussia Dortmund 0-1 Arsenal

İki maçta alınan 6 puan ile gruptan çıkmakta önemli bir adım atan Borussia Dortmund evinde Arsenal'e kaybederek işleri zora soktu. Borussia Dortmund maç boyunca oyuna hakim olan taraf olmasına rağmen şanslarını değerlendirmeyince elindeki avantajını kullanamayan taraf oldu. Borussia Dortmund'un eksiklerine gelecek olursak topa hakim olduğu sırada oyunu yeterince hızlandıramadığını ve son paslarda yanlış kararlar verdiğini söylemek mümkün. Arsenal'in ilk şutunun gol ile sonuçlanması ise BVB'nin şansızlığı idi..

BORUSSİA DORTMUND 0-1 ARSENAL

Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Sokratis, Subotic, Schmelzer - Nuri Sahin, Bender (75. Hofmann) - Blaszczykowski (74. Aubameyang), Mchitarjan, Reus (86. Schieber) - Lewandowski
Arsenal: Szczesny - Sagna, Mertesacker, Koscielny, Gibbs - Ramsey, Arteta - Santi Cazorla (75. Monreal), Mesut Özil, Rosicky (90.+1 Vermaelen) - Giroud (90. Bendtner)

Gol: 62'Ramsey
Sarı kartlar: Lewandowski / Arteta
Seyirci sayısı: 65.829


4 Kasım 2013 Pazartesi

Futbol çok güzeldir eger skorlar ile yasamıyorsanız..

Futbol çok güzeldir eğer skorlar ile yaşamıyorsanız..  Skorlar futbolu sevmenizin ödülüdür fakat sevgi için ödül almak şart değil..
Futbol mirasdır, kimilerine babasından kimilerine dedesinden kalan. Futbol isyandır, bazıları babasının, abisinin, teyzesinin gönül verdiği takımı tutması için yaptığı tüm ısrarlara karşı çıkarak sevgisini başka renklere teslim eder. Futbol özentidir bazen, insan kendini başarılara kaptırır. Sonra bir bakmıştır ki bu özentilik tutkuya dönüşmüştür, başarıları için sevdiği takımın en kötü gününde atkısını takıp yağmurun altında destekler ekibini. Futbol hayranlıktır, bir kahraman vardır saha da, bir sihirbaz.. Onun attığı çalım, çektiği bir şut ya da yerde kalan rakibine uzattığı el ile bağlanıverirsin o kahramana, bir futbol tutkununa dönüşmüşsündür artık. Futbol umuttur, beş kardeş arasında birinde vardır bu sanatın yeteneği, birden  ailenin umudu olur o çocuk. Ay sonunu zor getiren baba hayattaki tek özel harcaması olan sigara parasından vazgeçer bu umudun peşinden koşmak için. Oğluna krampon alması gerekir çünkü. Futbol sadakattir, sevdiği şarkıcı şarkılar değişir insanın, fikri değişir inandığı siyasi partiyi bırakır ama çocukluğunda sevdiği takımın bayrağı 'tabutumun üstünde dursun' demekten çekinmez futbolu seven insan.. Futbol isyandır, günlük yaşamda en sakin, en mülayim kişileri bile çileden çıkartabilir tuttuğu takım sevgisi hakkında yapılan basit tartışmalar. Futbol birleştirendir, özel hayatında arkadaş bulmakta zorlanan insanları dahi hiç tanımadığı insanlar ile sarmaş dolaş edebilir bir gol. Kısaca hayattır futbol, üzüntüde vardır içinde sevinçte, atmış saniye içinde hem ağlatıp hem güldürebilir, son düdük çalmadan hiç birşeyin bitmediğini defalarca göstermiştir insanlara. Tıpkı son nefes gibi..

Futbolun güzelliğini  bozar skorlar, eğer kaptırmış isen kendini sonuçlara üstte sayılan duyguların körermeye başlıyor demektir. İyi gitti sürece sorun gözükmez fakat kötü giderken bozulur bu güzel oyunun atmosferi. Seni adaletten ayırır, şiddete sürükler. O artık babandan kalan miras yada umudun değildir, senin patronun olmuştur. Seni teslim alan bu güçe karşı koyman imkansızdır. Rakibine hak ettiği saygıyı vermediğin için takımına verdiğin sevgide değersizleşmeye başlar.. Onlarca yüzlerce söz söylenmiştir bu durumu özetleyen, bizim örneğimiz Jürgen Klopp'dan gelsin: 'Futbolu sadece takımının galibiyetleri için sevenler, bu oyunu anlamamıştır.'

Büyükbabamın ömrünün son günlerinde hastalığından dolayı felç geçirdiği günler.. Hastanede onun refakatçisi olarak odadaki televizonda kanalları gezerken tutuğumuz takımın basketbol maçına denk gelmiştik, o anda büyükbabam hala azda olsa komut verdiği sağ elinin işaret parmağını kıpırdatarak 'kalsın' mesajını veriyordu bana. Birlikte izledik maçı, kazandık, çok kötü günler olsada yüzümüzü güldürmüştü futbol takımı ile bağlandığımız takımın basketbol şubesi.. Bugün o zamanları düşünürken karar verdiğim bunları yazmaya. O yüzden son cümle ona mesaj olacak:
Takım iyi büyükbaba, bazen kazanıyor bazen kaybediyoruz. İyi günlerde var, çok kötü zamanlarda. Ama bunlar çok önemli değil değil mi? Bunlar hayatın parçası, Bayrak dalgalanıyor, sen rahat uyu..


Yazı: Okan Danışman ( https://twitter.com/Dortmund1907 )

3 Kasım 2013 Pazar

Maç Detayları: Borussia Dortmund 6-1 Stuttgart

11.haftanın açılış maçında B.Dortmund evinde Stuttgart'ı konuk etti. Karşılaşmaya iyi başlayamayan B.Dortmund'a konuk ekip Stuttgart cezayı erken kesti ve kullanılan korneri Haggui kafa vuruşu ile gole çevirdi. Golden sonra aslında BVB istenilen toparlanmayı yapamasada rakip Stuttgart defansı araya atılan tüm topları yemeye başayınca golü golleri Dortmund'da altın tepside sunuyordu. Bunun sonucunda ilk gol Nurinin ortasında Sokratis ile ikinci gol ise Reus'un savunmayı pekde zorlanmadan geçerek topu ağlara göndermesi ile geliyordu. Skor avantajını evinde alan BVB için ikinci yarı çok daha kolay geçiyor sahneye çıkan Lewandowski 3 gol atarak farkı 4e çıkarıyor kapanışı ise Kuba'nın yerine giren Aubameyang yapıyordu.
Bu galibiyet ile 28 puan toplayan 31 gol atıp 9 gol yiyen Dortmund tarihinin en iyi bundesliga başlangıcına ulaştı. 121 km koştu. Weidenfeller 300. bundesliga maçına çıktı.
Son olarak Lewandowski, takımdan ayrılmak istediğini açıklayan fakat gidemeyen sene sonu büyük ihtimalle Bayern'e gidecek olan Lewa profesyönellik dersi vererek gollerine ve güzel oyuna devam ediyor.

BORUSSİA DORTMUND 6-1 STUTTGART

Borussia Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Sokratis, Hummels, Schmelzer (71. Durm) - Bender, Sahin - Blaszczykowski, Mchitarjan (76. Schieber), Reus (59. Aubameyang) - Lewandowski
VfB Stuttgart: Ulreich - Sakai, Schwaab, Haggui, Boka - Kvist, Gentner - Leitner (85. Traoré), Maxim, Werner (74. Harnik) - Ibisevic (68. Abdellaoue)

Goller: 19'Sokratis, 22'Reus, 55', 56', 72'Lewandowski, 81'Aubameyang / 13'Haggui
Sarı kart: Sokratis / -
Seyirci sayısı: 80.645

BVB Türkiye Maçın Adamı:  Robert Lewandowski


31 Ekim 2013 Perşembe

Jürgen Klopp ile 2018'e kadar..

30 ekim 2013.. Bu tarih Borussia Dortmund taraftarını inanılmaz mutlu eden bir gün olarak tarihe geçti. Çok önemli bir karşılaşma ya da bir kupa kazanılmadı, BVB taraftarını çok sevindiren olay teknik direktör Jürgen Klopp'un ekibi ile birlikte 2016'da sona erecek sözleşmesini 2018'e dek uzatması oldu.
Klopp ile birlikte BVB iki kez Almanya şampiyonu, bir kez Almanya kupası zaferi yaşarken bir kez de şampiyonlar ligi finali oynadı, bir çok yıldız ismi dünya futboluna sundu ve bu sürecte taraftarın gözünde hep en önemli kişi Klopp'du. Yıldızlar gelir gider, Klopp burada oldukca sorun yok düşüncesi iyice yerleşti taraftarın düşüncesine.
Teknik, taktik uzmanlığının yanında kişiliği ile de bir çok hayrana sahip olan Klopp, en mutlu olduğu yerde 2018'e kadar kalmaya karar verdi ve imza sonrası söyledikleri ile de yine gönüllere girmeyi başardı güzel adam:
Bu takımın geleceğini planlamak için rahat olmaya ihtiyacımız var. Canımız bunu yapmayı çok istiyor. Hepimiz bu takıma ve bu takımda olup bitenlere biraz aşığız. 2018'e kadar beni kimsenin aramasına gerek yok. 2018'e kadar bu birliği hiç kimse ve hiç birşey ayıramaz..  Asıl sözleşmenin bitmesine 2,5 yıl varken yeni sözleşme imzalamak garip bir olay ama ben bişey ifade etmek istedim..

BVB Türkiye olarak çok sevdiğimiz büyük hocamız Jürgen Klopp'a BVB ile birlikte başarı dolu yıllar diliyoruz. 
Klopp'un BVB'deki ilk günü




Kalp atışı 2018'e kadar

27 Ekim 2013 Pazar

Maç Detayları: Schalke 04 1-3 Borussia Dortmund

Kış'ın kapıya dayandığı bugünlerde B.Dortmund güneşli günler yaşamaya devam ediyor. Arsenal deplasmanından galibiyet ile dönen BVB taraftarının yüzünü bukezde derbi deplasmanında güldürdü. Geçen sene iki derbiyi kaybeden Dortmund bu kez işi sıkı tuttu ve maçın başından itibaren sahadaki üstünlüğünü hissettirdi. Aubameyang ile öne geçen BVB iyi oynadığı dakikalarda hakemin cok ucuz çaldığı bir penaltı ile korkulu rüya görsede formda kalecisi Weidenfeller'in kurturarışı ile rahat bir nefes aldı. Nuri Şahin'in harika vuruşu ile farkı ikiye çıkaran BVB bu avantajın rahatlığı ile vites küçültünce kalesinde golü görüyor fakat hızlı bir atak ile Kuba ile golü bulup galibiyetini ilan ediyordu. B.Dortmund bu galibiyet ile puanını 25'e yükselterek Bayern ve Leverkusen ile birlikte sürdürdüğü şampiyonluk yarışına devam etti.

SCHALKE 04 1-3 BORUSSİA DORTMUND

FC Schalke 04: Hildebrand - Uchida, Höwedes, Matip, Kolasinac (76. Jones) - Neustädter, Aogo - Draxler, Boateng (82. Clemens), Fuchs (61. Meyer) - Szalai
Borussia Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Subotic, Hummels, Schmelzer (46. Durm) - Bender, Nuri Sahin - Aubameyang (71.Blaszczykowski), Mkhitaryan, Reus (89. Hofmann) - Lewandowski

Goller: 62'Meyer / 14'Aubameyang, 51'Nuri Şahin, 74'Kuba
Sarı kartlar: Aogo, Jones, Szalai / Schmelzer
Seyirci sayısı: 61.973
BVB Türkiye Maçın Adamı: Henrikh Mkhitaryan

26 Ekim 2013 Cumartesi

Maç Detayları: Arsenal 1-2 Borussia Dortmund

Borussia Dortmund, özellikle Mesut Özil transferinden sonra şaha kalkan ligde ve Avrupa'da fırtına gibi esen Arsenal'i deplasmanda mağlup ederek çok önemli bir galibiyete imza attı.
Önde yaptığı pres ile Arsenalin pas yollarını kapatan BVB yaklaşık 75 dakika boyunca sahanın tek hakimi konumunda oynadığı mücadeleyi üstünlüğü tam rakibine kaptırdığı anlarda Lewandowski ile bulduğu kontra atak golü ile kazanmayı bildi.

ARSENAL 1-2 BORUSSİA DORTMUND
 
FC Arsenal: Szczesny - Sagna, Mertesacker, Koscielny, Gibbs - Ramsey (86. Bendtner), Arteta - Wilshere (58. Santi Cazorla), Mesut Özil, Rosicky (89. Gnabry) - Giroud
Borussia Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Subotic, Hummels, Schmelzer - Bender, Nuri Sahin - Blaszczykowski (67. Aubameyang), Mkhitaryan (66. Hofmann), Reus (89. Sokratis) - Lewandowski

Goller: 41'Giroud / 16'Mkhitaryan, 82'Lewandowski
Sarı kartlar: Rosicky, Mesut Özil / Bender, Hummels, Lewandowski
Seyirci sayısı: 60.011

 BVB Türkiye Maçın Adamı: Sven Bender

22 Ekim 2013 Salı

Maç Detayları: Borussia Dortmund 1-0 Hannover 96

Milli maçlar nedeniyle verilen ara sonrası Bundesliga'nın 9.haftasında oynanan BVB - Hannover mücadelesini takımımız Reus'un attığı gol ile 1-0 kazanmayı başardı. B.Dortmund bu galibiyet ile puanını 22'ye yükselterek ligde 2. sıradaki yerini korudu.

BORUSSİA DORTMUND 1-0 HANNOVER 96

Borussia Dortmund: Weidenfeller - Großkreutz, Subotic, Sokratis, Durm - Bender, Nuri Sahin - Aubameyang, Mkhitaryan(80.Hofmann), Reus(66.Kuba) - Lewandowski
Hannover 96: Zieler - Sakai(77. Schlaudraff), Marcelo, Schulz, Pocognoli(46. Bittencourt)  - Sané, Andreasen - Stindl, Schlaudraff, Huszti - Sobiech(68. Kadah)

Gol: 4'(p)Reus
Sarı kartlar: Weidenfeller / Sakai, Sobiech, Sané
Seyirci sayısı: 80.645

BVB Türkiye Maçın Adamı: Roman Weidenfeller

8 Ekim 2013 Salı

BVB Türkiye Röportaj: BVB forma koleksiyoncusu Yavuz Savata

Bazı taraftarlar için atkı, forma, maç bileti çok özel eşyalardır. Kimi gittiği maçların biletlerini biriktirir, kimi bir atkı değiştimek için saatlerce uğraş verir. Özel röportajlar bölümümüzdeki bu defaki konuğumuz Yavuz bey ise forma koleksiyonculuğu ile uğraşıyor. Güzel bir BVB forma koleksiyonuna sahip Yavuz Savata ile bu işin inceliklerini konuştuk..
*Yavuz bey selamlar, öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Borussia Dortmund formalarından oluşan bir koleksiyonunuz olduğunu biliyoruz. Öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz?
- Merhabalar! Öncelikle ben size davet ettiğiniz icin teşekkürlerimi sunuyorum.
1985 Malatya doğumluyum. Ankara'da büyüdüm ve birkaç yıldır İstanbul'da yaşıyorum. Burada bir kamu kurumunda memurum. Ailem Hamburg gurbetçisi. Annem ve babam orada evlendiler hatta. 1984 yılında, yani ben doğmadan önce kesin dönüş yapmışlar. Daha sonra diğerleri.. Şimdi sadece en küçük dayım orada. Hamburg Galatasaray'lılar Derneği'nin Asbaşkanlık görevini sürdürüyor bir yandan. Ben ise sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olduğum için, aramızda -çoğu uluslararası telefon görüşmelerinden ibaret- sataşma ve sürtüşmeler aile arasında meşhurdur. Konumuz Borussia Dortmund olduğu için bu konuya daha fazla değinip insanları sıkmak istemiyorum. Ülkemizdeki holiganizmin geldiği nokta malum..

*Gelelim Borussia Dortmund'da, BVB'ye olan sempatiniz nezaman nasıl başladı?
- Tabi ki 90'lı yılların ortalarında.. Futbol bilinci yerleşmiş değil henüz bünyeye. Fener'i tutuyoruz ama ilkokul çağındaki çocuğun futbol algısıyla ne kadar olabiliyorsa o kadar.. Avrupa'da 3-5 takım biliyoruz ekol olan, gerisi bizim Türk takımlarıyla oynayanlardan ibaret bir yabancı takım bilgimiz var. Aile desen Hamburg-Altona'dan.. ya HSV ya St. Paulli'li olacakken ben gittim BVB'yi seçtim. Nedeni ne? İnanın ben de hatırlamıyorum çünkü o zaman mantıklı bir seçim yapacak yaşta değilim ama ilk hatirladigim Malatya'da ilkokula gidiyordum. Şimdi nerede hatırlamak mümkün değil tabi, cadde uzeri bir bakkal var. Dükkanın "BVB 09" logolu neon yeşil-siyah renkli bezden imal edilmiş tenteleri otobusle gecerken surekli gozume ilisirdi. Sanirim beynime ilk kazilmaya başladığı zamanlar işte o yıllar. Daha sonra ise 94/95 ya da 95/96'daki lig şampiyonluğu ile iyice sempatim oluşmaya başlamistiı ama asıl sevdaya ne zaman düştün diyorsanız tabi ki efsane kadrolu 1996-97 CL Sezonunda.. Juve'nin her önüne geleni gole boğduğu, finale gelene kadar namağlup ve 10 maçta sadece 4 gol yediği sezon. Turnuva boyunca her maçın mutlak favorisi Juventus'un umutlarını sahanın cimlerine gomen Lars Ricken'in muhteşem aşırtması.. O maçı,  özellikle o golü ilk anki gibi hatırlarım. Benim milâldm o maç diyebilirim.



*Peki formaları biriktirmeye nasıl karar verdiniz? İlk BVB formanızı nasıl elde ettiniz? Hediyemiydi?
-Eskiye ait şeyler biriktirmeyi severim ama ne yazık ki forma koleksiyonu yapmaya karar verdiğimde eskiye ait neredeyse tüm formalarim bedeni küçük diye hep sağa sola verilmişti. 2005 yılında eski formaları toplamaya karar verdiğimde elimde sadece 9 tane forma vardı.
1999 yaziydi İlk bvb formamla kavuşmam. 98-99 sezonu s.oliver göğüs reklamli iç saha forması. Almanya'dan hediyeydi. Simdi kayip, Nerede olğunu bilmiyorum. 2007 yılında yurtdışında bir sitede aynasının bana uyan bedenini buldum ve satın aldım.

*Türkiye'de bir Avrupa takımının forma koleksiyonunu yapmanın zorlukları nelerdir?
-Bu hangi avrupa takımı olduğuna bağlı. Bugün bir Real, Man utd ve Barça gibi kulüplerin lisanslı ürünleri her sezon ülkemizde birçok spor mağazasında satışa sunuluyor. Aynı durum diğer Avrupa kulüpleri için geçerli değil. Örneğin bir Bvb forması hem biraz pahalı hem de temini zor. Resmi Fan shop dışından alınan ürünlerin size ulaşmama riski var. Gönderici dolandırıcı olabiliyor ya da ortak dil olmayınca bazı pürüzler yaşayabiliyorsunuz. Kendi başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum; yıl 2009 senesi ebay.de'de açık Arttırmaya girdim ve kazandım. 2007-08 sezonu BVB forması tabi ki. Forma L beden ama açıklamalarda Almanca "çocuk bedenidir, yetişkinlere olmaz" yaziyormus. Ben farketmedim, Almancam yeterli olmadigindan anlamazdim da zaten. Neyse ben formayı biraz ucuza aldım diye sevinirken 2 hafta sonra forma elime ulaştı ve tabi şok oldum. İlk önce aldatildigimi düşünerek saticiyla temasa geçtim ama gerçeği öğrenince elimdeki küçücük formayla kaldım öyle. Küçük kuzenime verdim o giyiyordu en son.
*BVB formalarınız şuan ne durumda? Kaç adet formaya sahipsiniz? 
-çok forma gelip geçti zamanında elimden. Su an elimde olan bvb forma sayısı sekiz. En eskisi 94-95 iç saha forması. Sırtı takım oyunculari tarafından imzalı. İnşallah 2014 gelmeden 3-4 tane forma daha gelecek Dortmund'dan. Bunların dışında 53 tane Fenerbahçe formam var. Diğer takimlara ait formalarim da var. Onları koleksiyon dışı tutuyorum. 

*Forma koleksiyonu yapmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? Dışarıdan bakıldığında masraflı ve zor bir hobi olarak görülüyor..
-Bu işin duayeni abilerimiz varken bize pek fazla söz düşmez lakin yine de birkaç temel tavsiyede bulunabilirim. dediginiz gibi masrafli ve zor bir uğraş olduğundan bir ya da en fazla iki takımın formalari üzerinde yoğunlaşmak daha mantıklı. piyasada al-sat yapan çok sayida "karaborsaci" olduğundan Türkiye'de özellikle üç büyüklerin formalari ucuk fiyatlarda seyrediyor. bu yuzden arkadaş çevresi, tribün, sokak vb yerlerde bile sorup soruşturmak faydali olabiliyor. Vapurda gördüğü birinin üzerindeki formayı alan arkadaşım var misal. Parasıyla tabi ki :)


*Koleksiyonunuza yardım etmek isteyenler yada elindeki formalarını size satmak isteyenlerin yapması gerekenler nelerdir?
-formalari sergilediğim blog Sayfam var (fbvb.blogspot.com). Orada bana ait olan formalari gorebilirler. İletişim bilgilerim blogta mevcut. Ellerinde bende olmayan forma varsa email atabilirler. Piyasa durumuna göre kesinlikle anlasacigimizi dusunuyorum. Ayrıca bağış yapmak isteyen olursa Hayır demem :) tabi ki böyle jestleri karşılıksız bırakmam. Onlara yeni sezon formasi hediye edebilirim mesela. Özetle herkes için bir orta yolu bulunur. :)



*Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederken son olarak B.Dortmund'un şuanki durumu hakkında kısa düşünceleirinizi alabilirmiyiz?
-Sportif anlamda takimimdan son derece memnunum. Ekonomik olarak da her sey yolunda diye dusunuyorum. 90'lar ruhu sanki geri gelmis gibi. Benim ki dua olacak biraz da: "Allah Klopp'u basimizdan eksik etmesin. Futbolcularimiza zeval vermesin. sari duvar hiçbir mac susmasin.." Taraftar icin fazla soze gerek yok aslinda, dunyada arkasında böylesine vefali taraftarı olan başka kulüp yok!
Bana bu röportaj firsatini sundugunuz, ama en cok da Türkiye'de yaşayan BVB sevdalilarini takımımız hakkındaki her türlü gelişmeden haberdar ettiğiniz için yürekten teşekkür ediyorum. Nice sampiyonluklar ve kupalar görmek üzere "Nur der BVB!"






İsteğimizi kırmayıp sorularımızı yanıtlayan Yavuz bey'e BVB Türkiye ekibi olarak birkezde buradan teşekkür ediyoruz. Yavuz beyin koleksiyonu daha ayrıntılı incelemek ve kendisine ulaşmak için kişisel blog'una bakabilirsiniz:
http://fbvb.blogspot.de/



5 Ekim 2013 Cumartesi

Maç Detayları: Borussia M'Gladbach 2-0 Borussia Dortmund

Borussia derbisinde Dortmund kötü bir süpriz ile karşılaştı. Lewandowskinin arkasına Reus, Mkhitaryan ve Aubameyang 3'lüsünü yerleştiren Klopp, göbekte yeniden Bender ve Nuri ikilisine görev verdi. Schmelzerin eksikliğinde Durm yine ilk 11'deydi.
BVB maçın başından itibaren güçlü bir alan savunması ve pres ile Gladbach'ı kendi yarı sahasına hapsetti. Özellikle sağ kanatta Grosskreutz'un bindirmeleri ile tek kale bir oyun oynayan Dortmund ilk yarıda 15 şut çekip kalesinde sadece 1 şut görmesine rağmen golü bulamadı ve soyunma odasına 0-0 eşitlik ile gidildi.
İkinci yarıdada aynı düzen devam etti fakat dakikalar geçtikce ev sahibi ekibin savunma performansı artıyordu. Bender'in sakatlanmasından sonra Jürgen Klopp oyuna Hofmann'ı aldı. Ortasahasındaki sağlam duvar Bender'i kaybeden BVB'ye hızlı çıkma özelliği olan Gladbach cezayı 80 dakikada kesti. Penaltı ile öne geçen Gladbach Hummelsinde kırmızı kartı ile morallendi ve 86.dakikada Raffael ile farkı ikiye çıkardı.
80 dakika çok üstün bir düzende tek kale oynayan BVB son 10 dakikada kalesinde gördüğü goller ile Gladbach deplasmanından eli boş döndü.

BORUSSİA M'GLADBACH 2-0 BORUSSİA DORTMUND

BVB: Weidenfeller - Großkreutz, Subotic, Hummels, Durm - Bender (72. Hofmann), Nuri Sahin (89. Koray Günter) - Aubameyang, Mkhitaryan (77. Blaszczykowski), Reus - Lewandowski
BMG: ter Stegen - Jantschke, Stranzl, Alvaro Dominguez (56. Brouwers), Wendt - Nordtveit, Xhaka - Herrmann (77. Hrgota), Arango - Raffael, Kruse

Goller: 81'(p)Kruse, 86'Raffael
Sarı kartlar: Stranzl, Kramer / Großkreutz, Lewandowski
Kırmızı kart: Hummels
Seyirci sayısı: 54.011

4 Ekim 2013 Cuma

Interview: BVB-Legende Dede

BVB-Legende Dede, der zur Zeit in der Türkei bei Eskişehirspor spielt, war zu Gast bei der Sendung "Quiz" von LigTV. Dede hat auch öfters über den BVB gesprochen.
- Dein unvergessliches Tor?
+(Dede) In meiner Karriere habe ich nicht sehr viele Tore geschossen, aber eins das ich nie vergessen werde ist im BVB-Dress gegen Hertha Berlin. Und das Tor bei Eskişehirspor gegen Sivasspor.

- Deine schönste Vorlage?
+ In Dortmund hatte ich Everton eine Vorlage gegeben; das Tor hatte uns zum Meister gemacht.  Wir können es auch die "Meisterschaftsvorlage" nennen.

- Dein unvergessliches Spiel?
+ Im UEFA-Cup gegen Milan. Ich hatte den Ball über 3 Milan-Spielern gespielt. Den Spiel kann ich nicht vergessen. Ich hatte sehr gut gespielt.  Ich hatte sehr gute Attacken aber dass ich durch die 3 Spieler gekommen bin, kann ich nicht vergessen.

- Das Spiel, worüber du dich am meisten gefreut hast?
+ Gegen Real Madrid. Weil es mein Kindheitstraum war, gegen sie zu spielen. Dort spielten Stars wie Ronaldo, Figo, Roberto Carlos und Beckham. Ich hatte mein Traum erfüllt. Dieses Spiel kann ich nennen.

- Das Spiel, wo du sehr traurig warst?
+ Das Spiel gegen Leverkusen. Ich hatte an dem Tag meine schlimmste Verletzung. Ich hatte mich am Knie verletzt. Das Spiel kann ich nie vergessen. Ich konnte 6 Monate nicht spielen.

- Das Spiel, wo du schlecht gespielt hast?
+ Im Jahre 2000 hatten wir eine große Niederlage gegen den Bayern München. Ich glaube, dass war das Spiel, wo ich schlecht gespielt hatte.

- Das Stadion, dass dich am meisten beeindruckt?
+ Das Stadion vom BVB beeindruckt mich am meisten. Ich habe dort 13 Jahre gespielt. Die Fans sind sehr feurig. Sie überfüllen das Stadion, egal ob man gewinnt oder verliert. Mein Kollege Roberto Carlos war auch beeindruckt. Ich sage es nicht nur, weil ich dort gespielt habe. Es ist sort sowieso mein Zuhause.
- Dein Vorbild?
+ Ronaldo. Er ist ein Phänomen. Er hat vieles geschafft. Seine Technik und sein Fußballwissen braucht man sowieso nicht zu diskutieren. Er ist sehr bescheiden und macht spaßt sehr viel. Er ist Beste auf der Welt.

- Der beste Trainer?
+ Matthias Sammer ist der beste Trainer, den ich kenne. Er ist derjenige, der meine Karriere in die Spitze gebracht hat. Er hat mir viel Disziplin beigetragen. Ich besitze meine Karriere durch seine Lehren. Deswegen ist der beste Trainer auf jeden Fall Sammer.

- Dein Trainer-Vorbild?
+ Jose Mourinho. Seine Beziehungen zu seinen Spielern sind sehr gut. Er lehrt immer etwas. Seine Persönlichkeit ist das, was mich am meisten beeindruckt. Als Mourinho mich wollte, hatte ich ein Passproblem. Ich war nicht auf dem EU-Status. Deswegen konnte ich nicht gehen. Mein Trainer-Vorbild ist mit seiner Intelligenz Jose Mourinho.

- Der beste Torschütze?
+ Amoroso, weil er vor dem Torwart immer sehr gelassen war.
- Der beste Torwart?
+ Taffarel. Er hat mir alles über Fußball beigebracht. Als ich in die A-Mannschaft gestiegen war, war er mein zweiter Vater. Wie er das Spiel startet, seine Füße sehr gut nutzt und wenn man überlegt, was er mit Galatasary alles geschafft hat. Deshalb ist Claudio Taffarel der beste Torwart.

- Dein Lieblingsschiedrichter?
+ Collina. Er hatte ein sehr gute Beziehung zu den Spielern, die auf dem Spielfeld waren. Nicht nur in Italien, er hat auf der ganzen Welt diese Eigenschaft immer gezeigt.

- Der Schiedsrichter, den du nicht magst?
+ Godoy. Die Spiele, die er gepfiffen hat, haben wir nie gewonnen. Deshalb mag ich ihn nicht. Er hat für alles gepfiffen. Er hat nie erlaubt, dass wir spielen. Ich mochte ihn wiklich nicht.

- Der talentierteste Fußballer?
+ Ronaldinho, auf jeden Fall Ronaldinho. Hierzu kann ich keine andere Antwort geben. Ich hatte die Möglichkeit, mit der Nationalmannschaft zu trainieren. Ich habe ihn innerhalb von 15 Tagen noch besser kennengelernt. Ich habe seine Talente aus der Nähe gesehen. Der talentierteste Spieler, den ich gesehen habe und mit dem ich gespielt habe, ist Ronaldinho.

- Der fleißigste Spieler?
+ Jan Koller war der fleißigste Spieler. Nicht nur weil er den Ball versteckt und damit unsere Arbeit erleichtert hatte. Er hat der Defensive sehr viel geholfen. Beim Training hatte er ebenfalss viel Ehrgeiz. Er war der fleißigste Spieler, mit dem ich je zusammen gespielt habe.
- Der faulste Spieler?
+ Er rannte auf dem Spielfeld, er war ein guter Spieler aber obwohl er professionell war, hat er das Training gemieden. Ein Freund namens Cairo aus Atletico Miniero.

- Der Spieler, der dir die meisten Schwierigkeiten bereitet hat?
+ Der Portugiese Luis Figo. Wir haben zweimal gegeneinander gespielt; BVB gegen Real Madrid. Du triffst ihn aber er fällt nicht; ein sehr starker Fußballer. Man wusste nicht, wo er steht. Er war innen und außen. Kurz gefasst : Luis Figo hat mir in meiner Karriere die meisten Schwierigkeiten bereitet.

- Der Spieler, der sehr gut singen kann?
+ Mein Bruder kann wirklich sehr gut singen. Ich tanze Samba und spiele ein Instrument. In Dortmund hatte ich in der Umkleidekabine gesungen. Meine Freunde schrien : "Jetzt reicht's" Sei endlich ruhig!" und bewarfen mich mit ihren Flaschen. Meine Stimme ist sehr schlecht.

- Der Spieler, der viel isst?
+ Ich hatte nie das Gefühl, dass wenn ich esse, dicker werde. Taffarel hatte mich zu seiner Grill-Party eingeladen. Danach haben wir sehr oft gegrillt. Ich habe so das Essen gelernt. Ich esse alles. Ich glaube, es gibt bestimmt niemanden, der so viel isst wie ich. Ich kam aus einer armen Familie. Als ich professionell geworden bin, hat mir meine Mutter gesagt :"Sohn, du hast jetzt Geld. Du kannst jetzt essen, was du willst." Früher sagte sie : "Ich nicht sehr viel, bringe was deinen Geschwistern mit." Die Tage kann ich nie vergessen.
(*Hürriyet Gücer (Eskişehirspor) : Dede. Dede ist wirklich sehr viel. Letztens waren wir gemeinsam beim Trainingslager. Ich habe ihn gefragt, wieso er so viel isst. Er meinte, dass er 6 Mal am Tag isst. Ich kann es nicht fassen. Das, was er an dem Tag gegessen hat, ich kann es wirklich nicht glauben. Er hat ein Teller nach dem anderen gefüllt. Ich habe ihn angeguckt. Er hat mich auch angeguckt und hat dabei gelacht. 
*Veysel Sarı (Eskişehirspor) : Dede. Er isst außergewöhnlich viel. Ich habe sowas nie zuvor gesehen. Ich übertreibe es nicht aber er isst am Tag 5 bis 6 Mal. Ich kann mich dazu nicht äußern. Er isst sehr viel. 
*Serdar Özbayraktar (Eskişehirspor) : Dede. Er isst sehr, sehr viel. Dede ist der Spieler, der am meisten isst. )

- Der Spieler, der die meiste Zeit in der Dusche verbringt?
+ Tomas Rosicky. Jeder kam raus. Er blieb wie eine Frau sehr lange. Er hat jedem seiner Körperteile viel Sorgfalt gezeigt.
- Der großzügigste Spieler?
+ Ich habe keinen großzügigeren Menschen wie Taffarel gesehen. Als wir bei Atletico Miniero waren und uns 3 Monate lang kein Geld ausgegeben werden konnte, besorgte er Vorrat für die Mannschaft und half den Spielern, die in Geldnot waren.

- Der gierigste Spieler?
+ Lincoln. Er hatte auch für Galatasaray gespielt. Er ist mein bester Kumpel. Wir kennen uns, seitdem ich 10 bin. Wenn man über Geld redet, nimmt er Abstand. Er mischt sich nie ein. Er hat immer schlechte Laune, wenn man über Geld spricht. Er ist auf jeden Fall der gierigste Spieler.

- Der Spieler, der sehr viel redet?
+ Everton vom BVB. Er ist definitiv der Spieler, der viel redet. Wenn unser Trainer gefragt hatte, ob wir was zu sagen haben, baten wir immer das Everton nicht redet. Denn wenn er angefangen hatte zu reden, hat er nie aufgehört. Unsere ganze Arbeit verschob sich. Das Training fing später an.

- Der Spieler, der sehr wenig redet?
+ Ich kann den Hürriyet (Eskişehirspor) nennen. Er ist auf sich allein gestellt und ein sehr ruhiger Mensch.

- Der Spieler, der sich gut kleidet?
+ Diego von Eskişehirspor. Meiner Meinung nach kleidet er sich wirklich sehr gut.

- Der Spieler, der sich schlecht kleidet?
+ Der Bosnier Kapetanović, der mal beim BVB gespielt hat. Er hatte sich sehr schlecht gekleidet.
- Dein Spitzname?
+ Sie nannten mich "Ameise". Jemand, der wie eine Ameise arbeitet. Das ist mein Spitzname, an dem ich mich erinnern kann.

- Dein Lieblingsessen?
+ Ich liebe das, was auf dem Tisch ist. Ich esse alles, was vor mir ist. Ich bin so aufgewachsen. Wir sind 6 Geschwister. Wir waren sehr arm. Mein Vater sagte immer : "Das Essen, was auf dem tisch ist, ist das beste Essen." Weil ich so aufgewachsen bin, unterscheide ich kein Essen.

- Dein Lieblingsfilm?
+ Gladiator. Er hat von Anfang bis Ende für seine Liebe gekämpft. Das hat mich zu tiefst beeindruckt.

- Deine Lieblingsstadt?
+ Mein Geburtsort und die Stadt, wo ich aufgewachsen bin : Belo Horizonte.

- Was hast du dir mit deinem ersten Gehalt gekauft?
+ Ich hatte angefagen, mit 14-15 Jahren mein Gehalt zu bekommen. Mit türkischem Geld waren das ungefähr 200 Türkische Lire (umgerechnet aktuell 74 €). Ich ging zum Supermarkt und habe meiner Familie so viel Essen gekauft, bis mein Geld reicht.

- Was wärst du vom Beruf, wenn du kein Fußballer geworden wärst?
+ Daran habe ich gar nicht gedacht. Aber ich glaube, ich wäre jemand, der ein Instrument spielt.

- Was machst du außer Fußball?
+ Ich bin meiner Familie treu, ich mache nichts Besonderes. Ich liebe es, mit meiner Frau und meiner Familie Zeit zu verbringen.

- Deine Lieblingssportarten?
+ Außer Fußball sind es Volleyball, Basketball und Tennis.

- Der Moment in deiner Karriere, wo du in Schwierigkeiten warst?
+ Wie ich auch zu Beginn gesagt hatte. Als ich mich 2009 verletzt hatte. Die Verletzung hatte mich sehr beeinflusst. Als der Arzt die Ergebnisse gebracht hatte, dass ich nicht spielen kann, war ich sehr traurig.

- Dein Lieblingszeichentrickfilm?
+ Superman. Er war mein Held. Seine Flugart gefiel mir sehr.


Quiz/LigTv